Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital

Thomas Piketty

Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital Gönderileri

Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital kitaplarını, Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital sözleri ve alıntılarını, Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital yazarlarını, Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Üçüncü tabak nedir? Her şey. Şimdiye kadar politik düzende ne olmuştur? Hiçbir şey. Ne istiyor? Bir şey olmak."
Eğitime doğru düzgün yatırım yapılmaması, günümüzdeki uluslararası atılımların da gösterdiği gibi tüm toplumsal grupların ekonomik büyümenin nimetlerinden faydalanmasına engel ve aynı zamanda bazı toplumsal grupların yerini yeni gelenlerin almasına sebep olabilir.
Reklam
·
Puan vermedi
Biraz zor bir kitap. ekonomiye ilginiz varsa sevebileceginiz hatta kaynak olarak kulanabilecegibiz bir kitap. Kitapta bazı açıklamal çok gereksiz uzatılmış bence daha kısada açıklana bilirdi ama yazar daha uzun açıklamalar yapmayı tercih etmiş. Zaten yazar kitabı bir bütün gibi degil başlık başlıkta okuya bileceğiniz bir şekilde yazmış.
Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital
Yirmi Birinci Yüzyılda KapitalThomas Piketty · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2014310 okunma
"Ekonomik ve toplumsal yaşamda devletin rolünün geçirdiği değişimi ölçmenin en basit yolu vergi ve diğer yükümlülüklerin toplu olarak milli gelirdeki ağırlığını incelemektir."
Sayfa 511
763 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Fransız ekonomist Thomas Piketty’nin “Kapital”i, isim benzerliğinin faydasından öte, gerçekten çok titiz bir araştırmacı olduğunu ispatlamış. Öncelikle Fransa olmak üzere ABD, İngiltere, Almanya gibi gelişmiş ülkelerin 19 ve 20.yüzyıldaki ekonomiye veri oluşturacak taramalar yapması ve seriler oluşturması takdire değer büyük bir eser ortaya koyduğunu göstermektedir. Eserin titizliği insanı büyülüyor. Fakat ekonomist veya sayısalcı olmamanın getirdiği bazı sıkıntılar yaşadım. Formül ve denklemler beni çok zorladı. Bir de çözüm önerisi noktasında kuşkular taşıyorum. Kitap, sermaye ve emek gelirlerinin gelişmiş ülkelerdeki seyrini analiz ederek karşılaştırmalar yapıyor. Ülkelerdeki en zengin kesim ile orta ve düşük kesimin milli gelirden aldıkları payların üretim ve tüketim açısından incelemesini yaparak ortadaki eşitsizliklerin arttığı veya azaldığı dönemlerin ekonomi politiğini ortaya koyuyor. Sermaye gelirinin emek gelirinden her zaman fazla olduğu ve olacağının formülünü hesaplayarak sermaye gelirinden artan oranlı vergi alınması, kitabın ana fikrini oluşturmuş.
Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital
Yirmi Birinci Yüzyılda KapitalThomas Piketty · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2014310 okunma
Reklam
Ali Babacan 'ın Gini Katsayısı
Ekonomistlerce ve kamusal tartışmalarda gelir eşitsizlikleri konusunda sıkça kullanılan istatistiki ölçütler - Gini Endeksi - birbirinden çok farklı şeyleri, özellikle de emek ve sermaye eşitsizliklerini birbirine karıştırarak kullanan bileşimli endekslerdir. Bu nedenle farklı mekanizmaları ve çok sayıdaki eşitsizlik boyutunu birbirinden ayırmak da imkansız hale gelir.
Malumun ilanı
Bazı ekonomistler, özellikle Dünya Bankası'nın son dönemlerdeki "milletlerin zenginliği" hakkındaki rapor serisini hazırlayanlar, "beşeri sermaye"nin toplam değerini, emekten sağlanan gelir akışının değerini şu veya bu ölçüde keyfi bir yıllık getiri oranıyla (genelde %4-5) aktifleştirmek suretiyle hesaplamayı tercih etmektedirler.Bu raporlar, beşeri sermayenin 21. yüzyılın büyülü dünyasında birincil sermaye biçimi olduğuna hayranlık içinde hükmeder. Gerçekte bu sonuç malumun ilanıdır
Yasasını s*...yim !öhhöhöö öhhöö ....neyyyysssheee
Emek gelirinin (yani emeğin köle sahiplerine sağladığı kazanç) milli gelirin %60'ını, sermaye gelirinin (yani kira, kâr vs., arazilerin ve diğer sermayelerin sahiplerine getirisi) milli gelirin %40'ını temsil etmekte olduğunu ve insan dışı her türden sermayenin getiri oranının yıllık %5 seviyesinde olduğunu varsayalım. Formül itibarıyla, ulusal sermayenin değeri (köle hariç) sekiz yıllık milli gelire eşittir -bu, 1. Bölüm'de sunduğumuz, kapitalizmin ilk temel yasasıdır (ß = α / r).
Amerikan rüyası nnnjjjjjjjhsghkk:)))
ABD'nin eşitsizlikle kurduğu bu karmaşık ve çelişkili ilişki büyük ölçüde günümüzde de varlığını sürdürmektedir: Bir yandan eşitlik vaat eder ve mütevazı ülkelerden gelen milyonlarca göçmen için bir fırsatlar dünyasıdır; diğer yandan günümüzde de, hele ki ırk söz konusu olduğunda, hâlâ görülen aşırı şiddetli bir eşitsizlik biçiminin görüldüğü bir ülkedir (Güneyde yaşayan siyahlar sosyal haklarından 1960'lara dek mahrum bırakılmış ve Güney Afrika'nın 1980'lere dek yürürlükte kalan ırk ayrımına dayanan apartheid rejimiyle ortak özelliklere sahip hukuki bir ayrımcılık rejimine tabi kılınmışlardır).Bu da şüphesiz ABD'de sosyal devletin gelişme -daha doğrusu gelişmeme- düzeyini açıklamaktadır.
Reklam
Vay anasını
Yeni Dünya aslında birbirine tamamen zıt iki gerçeğin bir bileşimidir: Bir yanda arazilerin fiyatı herkesin mülk sahibi olabileceği kadar düşük olduğundan ve yeni göçmenlerin sermaye biriktirebilmesine yetecek kadar zaman henüz geçmediğinden, sermayenin henüz çok değer taşımadığı nispeten eşitlikçi bir dünya, yani kuzey; diğer yanda ise mülkiyet eşitsizliklerinin, kuzeyin aksine, olabilecek en aşırı ve şiddet dolu vaziyeti aldığı, neredeyse nüfusun bir yarısının diğer yarısına sahip olduğu, köle sermayesinin büyük ölçüde toprak sermayesinin yerini aldığı ve onu geride bıraktığı bir dünya, yani güney.
Modern kölelik neden kârlı :(
ABD'nin güneyinde, kölelerin toplam değeri 2, 5-3 yıllık milli gelire karşılık gelmektedir, dolayısıyla tarım arazileri ve kölelerin toplam değeri de 4 yıllık milli gelirden daha fazladır. Netice itibarıyla, Yeni Dünya'nın güneyli mülk sahiplerinin sahip olduğu zenginlik, yaşlı Avrupa'nın arazi sahiplerinin sahip olduğundan daha büyüktür. Sahip oldukları tarım arazileri çok büyük bir değer taşımasa da, bu araziler üzerinde çalışan iş gücüne de sahip olmak gibi parlak fikirlere sahip oldukları için, toplam servetleri çok daha büyüktür.
Köleleri bu şekilde servete dahil etmek oldukça tartışmalıdır: Bazı insanlara hakları, özellikle de mülk edinme hakkı olan bir özne olarak değil, mülk edinilebilecek bir nesne olarak davranan bir medeniyetin izlerini taşır.
Köleleri diğer servet unsurlarına ekleyecek olursak, ABD'nin toplam servetinin sömürgecilik döneminden bugüne milli gelirinin 4,5-5 yılı seviyesinde istikrarlı bir görünüm sergilediği görülür
Thomas Jelferson'ın mülkleri arazilerden ibaret değildir. Arazilerin yanında, esas olarak babasından ve kayın pederinden miras kalan 600'den fazla köleye sahiptir ve bu sorun karşındaki politik tavrı her zaman aşırı derecede muğlak olmuştur.
339 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.