Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeki Demirkubuz

Yönetmen Sineması

Kolektif

En Beğenilen Yönetmen Sineması Gönderileri

En Beğenilen Yönetmen Sineması kitaplarını, en beğenilen Yönetmen Sineması sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Yönetmen Sineması yazarlarını, en beğenilen Yönetmen Sineması yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Acı çekmek bir şey değil , ama neyin acısını çektiğini bilmemek kahrediyor insanı.
İnsan düşünmeye başladığı zaman gerçekle arasına mesafe giriyor. Çünkü insan düşünürken muktedir ama yaşarken aciz bir varlık.
Reklam
Yenilerek. Yine yenilerek. Yenilgiyi yineleyerek.
Ahlaktan bağımsız akıl, dünyanın en tehlikeli ve aşağılık şeyidir.
Birbirlerine o kadar yabancılaşmışlardır ki birbiriyle temasları ancak negatiflikle birlikte olmakta ve yine bir başka negatiflikle sonuçlanmaktadır.
Hayat, hayatın dile getirilmesine engel olur.
Reklam
İnsan tarihle gelecek arasında duran an içinde yaşar. Yaşadığı anı sürekli arkada bırakırken her daim bir sonraki anın hazırlığında, bekleyişindedir.
Filmlerinizde atmosfer yaratmada sıklıkla argoyu kullanıyorsunuz. Peki, bunun yerine atmosferi başka şeylerle kurmayı hiç düşündünüz mü? -Düşünmedim. Meselâ filmlerimdeki kostümler, kahveler, evlerin dekorları, koltukları dikkatinizi çekiyor mu ya da rahatsız ediyor mu? Hayır, oraya ait bir şey. -Argo da öyle...
Kavga dövüş sürüyor, hesaplaşma devam ediyorsa hala bir umut yapılacak bir şey var demektir. Sonsuz ayrılık kesin bitiş sessizlikte. #ZekiDemirkubuz
İnsanın ortaya serdiği ya da dile getirdiği şeyler, tamamen silinmiş bir metnin kenarına alınmış notlar gibidir. Notlara bakarak metnin anlamını az çok çıkarabiliriz; ama hep bir şüphe kalır, olası pek çok anlam vardır. (Pessoa)
Reklam
Ve Dostoyevski’nin dediği gibi; “ gerçeğin, her şeyin üstünde, zavallı egoların bile üstünde tutulmasını isterim. Arkadaşlığın, karşılıklı, açık sözlü ve yalansız olanı için canımı veririm! Evet , buna bayılırım sayın generalim . “ Yeraltı - 2012 | Zeki Demirkubuz
Hayat, hayatın dile getirilmesine engel olur.
Merkezden uzaklaştıkça toplumsal baskı giderek daha da artar. Merkezde sıradan bir birey olup gözardı edebilecekler için de taşra, kendi küçük krallıklarını ilan edebilecekleri bir oyun alanına dönüşür. Bir süre sonra bu oyun, bütün taşranın oyunu haline gelir ve taşrada yaşayanlar küçük hesaplar uğruna yarattıkları sahte krallıklarının çevresinde kul köle olmayı kendilerinde uygun görür.
Zeki Demirkubuz
En basit gözlemlerimde bile şunu görüyorum ki insanlığın sahip olduğu ne kadar iyi özellik varsa hepsinin kriteri kötülük. Ama kötülüğün kriteri iyilik değil. İyi olan kötü oluyor mesela. Ama kötü olanın iyi olması vakıadır, çok istisnadır. Ama iyi olan kötüdür ve devamlı korunmaya muhtaçtır. Oysa kötülüğün öyle bir korunma derdi yoktur; bu kadar basit. İyilikte anlaşılacak bir şey yoktur, tanımlıdır, bellidir hatta yasalara, hukuka bağlanmıştır. Ama kötülük tanımsızdır, muğlaktır, yasasızdır, sonsuzdur; kuyu gibidir, mağara gibidir, girdikçe dehlizdir. Evimiz iyidir ama sokak kötüdür. Buna itiraz edebilir misiniz? Burası iyidir, elli, yüz metrekare bir yer ama sokaklar, ormanlar, her yer kötüdür.
Sayfa 119 - Küre YayınlarıKitabı okudu
63 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.