Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Freud ve Felsefe

Yoruma Dair

Paul Ricoeur

En Eski Yoruma Dair Gönderileri

En Eski Yoruma Dair kitaplarını, en eski Yoruma Dair sözleri ve alıntılarını, en eski Yoruma Dair yazarlarını, en eski Yoruma Dair yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tüm bu "ruhsal üretimler" anlam alanına ait ve yolları hep aynı soruya çıkıyor: Arzu nasıl dile gelir? Arzu, sözü nasıl başarısızlığa uğratır ve neden kendisi de konuşmada ba­şarısızlığa uğrar? Dille ilgili genel tartışmada psikanalizi hak sahibi kı­lan, işte bu yeni açılımdır: İnsana ait konuşmanın bütününe, arzulayan insanın demek istediklerine doğru açılım.
Sayfa 19 - MetisKitabı okudu
Arzuları olan bir insan olarak, maskeyle yol alırım: larvams prodeo [büyülü yol alış]. Dil de daha başlangıçtan itibaren ve büyük bölümüyle çarpıktır: Söylediğinden başka bir şey kasteder, çiftanlamlıdır, bulanıktır. Dolayısıyla, düş­ler ve benzerleri, karmaşık anlamların yeri olarak beliren bir dil bölgesinde yer alır. Bu bölgede, dolaysız anlamın içinde bir başka anlam daha kendini hem açığa vurmakta hem de gizlemektedir.
Sayfa 20 - MetisKitabı okudu
Reklam
İmgelem imge oluşturma gücünün adıdır sözü, fazlasıyla kolay söylenen bir söz. İmgeyi olmayan bir şeyin ya da gerçekdışı bir şeyin tasarlanması ya da oralardaki, başka yerlerdeki ya da hiçbir yerdeki bir şeyi var kılma olarak anladığımızda, doğru olmuyor o söz. Şiirsel imgelem hiçbir biçimde, gerçek olmayanın zihinsel resmini oluşturma gücüne indirgenemez. Duyusal kökenli imgeler, -asıl boyutlarını bize ancak düşsel ve kozmik olanın verebildiği— söz gücüne yalnızca taşıyıcı ve malzeme olarak hizmet eder. Bachelard'ın dediği gibi, şiirsel imgelem "bizi konuşan varlı­ğın kökenine yerleştirir"; şiirsel imge "dilimizin yeni bir varlığı durumuna gelir, bizi dile getirerek, bizi dile getirdiği şey kılar.
Sayfa 27 - MetisKitabı okudu
Konuşan insanın öncesinde simgesel yoktur; simgenin gücü kaynağını daha derinlerden, kozmosun dile getirilebilirliğinden, arzunun demek istediklerinden, öznelerin imgelem çeşitliliğinden alsa bile. Çünkü kozmos, arzu, imgelem söze her seferinde dil içinde ulaş­maktadır. "Mezmurlar" kitabı diyor ki, gökler Tanrı'nın şanını anlatır. Ama gökler konuşmaz; daha doğrusu, peygamber kanalıyla, ilahiler kanalıyla ya da ayin kitapları yoluyla konuşur. Dünyayı yeniden ele alıp kehanete dönüştürmek için her zaman söze gerek vardır.
Sayfa 27 - MetisKitabı okudu
Dilin bugün getirildiği nokta, ikili bir olanağı, şu çifte talep ve ivediliği içeriyor: Bir yandan söylemi fazlalıklarından arındırmak, putları saf dışı etmek, sarhoşluktan ayılmak, bir kereliğine bile olsa yoksulluğumuzun bilançosunu çıkarmak; diğer yandan, anlam yeniden göründüğü zaman, anlam en tam halindeyken söylenmiş olanın serbestçe konuşmasını sağlayacak en "hiççi", en yıkıcı, en putkıncı harekete baş­ vurmak. Bana öyle geliyor ki yorumbilgisi şu iki hevesle hareket etmektedir: Kuşku istenci, dinleme istenci; sağlamlık dileği, itaat dileği. Zamanımızda hâlâ putlardan kurtulmayı başarabilmiş değiliz, simgeleri dinlemeye de yeni yeni başladık. Belki, görünüşte iç karartıcı olan bu durum aslında eğiticidir; o aşırı putkırıcılık, anlamın eski durumuna getirilmesine yaramaktadır belki.
Sayfa 37 - MetisKitabı okudu
Marksistler "yansıma" kuramında istedikleri kadar ayak diresin, Nietzsche Güç istenci'nin "perspektivizm"i üzerine dogmatikleşerek kendi kendisiyle istedi­ği kadar çelişsin, Freud "sansür"üyle, "kapı bekçisi"yle, "kılık değiştirme"siyle istediği kadar mitoloji yaratsın; esas olan bu sıkıntılarla bu açmazlar değildir. Esas olan, üçünün de elde olan araçlarla, yani çağın önyargılarıyla ve o önyargılara karşı, anlamla ilgili, dolaysız bir bilince indirgenemeyen, dolayımlanmış bir bilim yaratmalarıdır. Üçünün de farklı yollardan giriştikleri iş, Güç İstenci'ne, toplumsal varlığa, bilinçdışı ruhsallığa atfettikleri "bilinçsiz" şifreleme çalışması ile kendi "bilinçli" çözme yöntemlerini örtüştürmektir. Kurnazlığa karşı, misliyle kurnazlık.
Sayfa 43 - MetisKitabı okudu
Reklam
Marx iktisat alanına ve "yansıma bilinç" gibi saçma bir kurama sürgün edilmiş, Nietzsche kendi kendisini çelişkisizce anlatmayı bile başaramayan bir biyolojizmle perspektivizme doğru itilmiş, Freud ise psikiyatrinin içine tıkılıp sırtına basitleştirici bir tümcinsiyetçilik giydirilmiş durumda. Üç düşünürün ortak kastına dönersek,
Sayfa 42 - MetisKitabı okudu
Güçten dile geçme olanağı gibi, tüm gücü dilde toplamanın olanaksızlığı da gerçekten arzunun konumunda yatıyor olabilir.
Sayfa 73 - MetisKitabı okudu
Düzanlamıyla ölümü yaşamın bakış açılarından dışlamak, Freud’un açıklamasına göre, arzunun doğal eğilimidir; arzu kendi ölümsüzlü­ğüne inanmıştır. Bilinçdışındaki çelişki yokluğunun bir yönü budur.Dolayısıyla, ölümü bin bir kılığa büründürürüz, zorunlu olmaktan çıkarıp ilineksele indirgeriz. Ama bunun karşılığında, "yaşamın işleyişi içindeki en yüksek iddia -yani yaşamın kendisi- riske atılmadığı zaman, yaşam da yoksullaşmakta, ilginçliğini yitirmektedir".Yaşamdan ölümü dışladığımızda böyle felç olduğumuzdan. Hansa Birliği'nin gururlu sloganını anlamayız artık: "Navigare necesse esi. vivere non necesse! [Denizde seyir zorunlu, yaşam zorunlu değil!]" Hepsinden sonra hayatta kalmak için, tiyatro oyunu ya da roman kahramanlarımızla kurmaca çerçevesinde ölmekle yetiniyoruz.
Sayfa 286 - MetisKitabı okudu
62 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.