Homeros ve Hesiodos’un yaptığı belirlemelerden hareket ederek, genellikle İsa’dan önce beşinci ve dördüncü asırlarda, mitolojide, daha sonra da Yunan felsefesinde, özellikle Yeni Platonculuk ile Tasavvufta ve Yunan sanatında ifadesini bulan yorumlamalar, iki Aphrodite veya Aşk anlayışını, Ourania ile Pandemos farkını çok belirgin bir hâle getirmiştir. Aphrodite Ourania, yüceltilmiş, uhrevî olan veya ulvî olan aşkın; Aphrodite Pandemos ise, âdi, sıradan, herkese mahsus olan aşkın yaratıcısı, koruyucu ve temsilcisi hâline getirilmeye başlamıştır (...)
Bu farkın ortaya çıkmasıyla, gene bu dönemde, Aphrodite Ourania, Aphrodite Pandemos’un karşıtı olarak, Yunan inanç ve düşünce sisteminde daha farklı yorumlamalara da tâbi tutulmaya başlamıştır. Bu yorumlama biçimlerinin ortaya konmasında, filozofların, Herakleitos’un, Parmenides’in, Empedokles’in, özellikle de Sokrates ile Platonun ve öğrencilerinin büyük bir etkisi olmuştur. Bu yorumlamaların bir kısmı, erkeğin erkeğe olan cinsel ilgisini meşrulaştırmak için de kullanılmıştır. Böylece, homoseksüelliğin aklileştirilmesi yoluna gidilmiş; psikanalizin bir tabirini kullanacak olursak, bu tür bir ilişki, böylece süblime edilmiştir. Bu tür sevişme, aynı zamanda, erdemli olmanın, bir bilen âşıktan erdemli olmayı öğrenmenin bir yolu olarak da görülmüştür.