Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cumhuriyet Sonrası Yunus Emre Yorumları

Yunus, Ne Hoş Demişsin

Beşir Ayvazoğlu

Yunus, Ne Hoş Demişsin Gönderileri

Yunus, Ne Hoş Demişsin kitaplarını, Yunus, Ne Hoş Demişsin sözleri ve alıntılarını, Yunus, Ne Hoş Demişsin yazarlarını, Yunus, Ne Hoş Demişsin yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kim demiş "Çile çeken beş on derviştir", Yunus? Bu millet baştanbaşa çekmiş, ermiştir, Yunus! Ruhun, teninden taşmış, bu yurda dolmuş, senin; Bu millet, baştanbaşa müridin olmuş senin!
Sayfa 93 - Kapı Yayınları - Behçet Kemal ÇağlarKitabı okudu
240 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Bu kitapta Yunus Emre var... Necip Fazıl, Rıza Tevfik, Burhan Ümit, Kemal Tahir, Peyami Safa, Faruk Nafiz var... Ahmet Adnan Saygun, Hasan Âli Yücel var. Behçet Kemal Çağlar, Osman Yüksel, Ahmet Hamdi Tanpınar, Sezai Karakoç var... Refik Halit Karay var. Nazım Hikmet var. Nezihe Araz, Samiha Ayverdi var. Halide Nusret, Hilmi Yavuz, Ahmet Haşim, Yahya Kemal var... Arif Nihat Asya var. Cemal Süreya var. Fazıl Hüsnü Dağlarca, Tarık Buğra, İskender Pala var. Onlar için Yunus kimdir, ne demektir? Bu soruların cevabı var. Bu kitapta Yunus Emre var...
Yunus, Ne Hoş Demişsin
Yunus, Ne Hoş DemişsinBeşir Ayvazoğlu · Kapı Yayınları · 201474 okunma
Reklam
Bizde olmadığını düşündüğümüz ne varsa, kim varsa, onda arayıp buluyorduk; o bizim Sokrates'imiz, Dante'miz, Petrarca'mız, Erasmus' umuz, Villon'umuz, Blaise Pascal'ımız, Nietzsche'miz, hatta Freud'umuzdu.
Rıza Tevfik, başka bir yazısında da şunları söylüyor: “... Yunus'un bazan gayet saf ve hatta pek ibtidai bir lisan ile söylemiş olduğu ilâhiler var ki, ben onlar gibi bir şey ne yazabildim ne de yazmaya teşebbüs edebildim. Şunu da itiraf edeyim ki yazabilseydim pek memnun olurdum. Ben o sade şeyleri çok büyük şairlerin mustalahat ile mali tehlillerine ve naatlerine tercih ederim."
Sayfa 22 - KapıKitabı okudu
Ahmet Hamdi Tanpınar'a göre, "hüviyeti kolayca nüfus kağıdına sığmayanlardan" olan Yunus, kendisi hakkında toplanmış ve toplanacak bütün bilgileri adeta inkâr eden bir şairdi.
Bu nasıl bir şairdi ki, herkes onda kendine göre bir şeyler bulabiliyordu? Alevi'si de sahip çıkıyordu, Sünni'si de; solcusu da sahip çıkıyordu, sağcısı da; batıcısı da sahip çıkıyordu, doğucusu da...
Reklam
Bir garip ölmüş diyeler, Üç günden sonra duyalar, Soğuk su ile yuyalar, Şöyle garip bencileyin.
Sayfa 100Kitabı okudu
Karacaoğlan dünyanın sathında gezip dolaşmakta, dış güzelliklerde oyalanmaktadır. Yunus ise "her yerde, her şeyde, dertlerde bile" güzellik bulan, "kahrın da hoş, lütfun da hoş" diyenlerdendir.
Mana erleri ipekböceğine benzerler: hepsinin hayatında bir tırtıl, bir koza, bir de kelebek safhası görülür. Geleneğe göre koza çağını Yunus Peygamber, balığın karnında geçirmişse Yunus Emre, Taptuk'un kapısında ve yollarda geçirmiştir. "Yunus miskin, çiğ idik piştik elhamdülillâh!" şiirinin mânâsı bu olsa gerektir. "Erik dalına çıkıp orda üzüm yemek", bu olgunlaşma sayesinde tahakkuk etmiştir. Yunus'un, maddesini meçhuller perdesi arkasına saklaması da bir hikmete dayanır. Bu, dikkatimizi mânâ üzerine toplamak içindir. Fâni cephesini tam bir Hak ve tasavvuf adamına yakışır şekilde -âdeta- silmiş, yok etmiştir, mânâ olarak yaşamak için. Gözünü yumdukça Cennet'i görebilen, Cennet'i evinin bahçesi gibi tasvir eden Yunus'taki harikuladeliği izah ederken bin dereden su getirmeye lüzum yok, halk teşhisiyle "ermişlik" kelimesi maksadı ifadeye kâfi. O'nun sanatı, ancak, şiirin ermişliğiyle izah edilebilir ve halk tarafından konan bu teşhis, şairliğiyle birlikte şahsiyetinin öteki cephelerini de kavrar, içine alır. Şiirimizi, düşüncemizi, ilmimizi, musikimizi ve ülkümüzü beslemektesin, Yunus!
Sayfa 253 - Kapı, 2016, Arif Nihat Asya(1966)
Bülbül gibi şakıyorlar, çok mâniler okuyorlar. Yunus'un "evrensel hümanizma"sından dem vuruyorlar ve daha kendi insanlarıns sevmiyorlar, kendi insanlarını birbirine düşman etmek için şeytan gayreti harcıyorlar. Kendilerini halktan bir dağ boyu üstün sananlara hümanizma ne gerek? O "hümanizma" dedikleri şey ki, Yunus o basamağa gururun, hırsın, hasedin, iddianın ne kadar çeşidi varsa hepsinin de son kırıntılarınh yakıp külünü savurduktan sonra vardı. Önce kendi halkını sevmeyi öğrendikten sonra vardı; hırs dolu, kin dolu, haset dolu, gurur dolu kimselerin, daha kendi halkının inançlarını, törelerini sevemeyenlerin Yunus neyine gerek?
Sayfa 189 - Kapı, 2016 Tarık Buğra, Tercüman Gazetesi, 1971
64 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.