Yunus, Ne Hoş Demişsin kitaplarını, Yunus, Ne Hoş Demişsin sözleri ve alıntılarını, Yunus, Ne Hoş Demişsin yazarlarını, Yunus, Ne Hoş Demişsin yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yunus Emre der hoca
Gerekse bin var hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir.
Ve son şart:
Bütün bilgileri öğrenmek ve anlamlarını bilmek yetmiyor.
İnsanın cenneti dünyada tesis etmeye yönelik ilahi projeye dahil olması yani gönüller yapması gerekiyor.
Yunus Emre’nin insan sevgisinin kaynağının, İslam düşüncesi ile Oğuz yiğitliğinin ideal bir senteze ulaşmasından doğduğunu bilmek ve belirtmek her Türk aydınının boynuna borçtur.
Beşir Ayvazoğlu’a ait bu eser, Cumhuriyet sonrası dönemde sanatkârlarımızın ve münevverlerimizin Yunus Emre’ye karşı nasıl yaklaşımlar sergilediğini, onun etrafında dönen tartışmaları, halk nazarında ona duyulan sevginin ve hürmetin boyutlarını, onun adını yaşatmak ve ona olan borcu ödemek için nasıl edebi ve sanatsal girişimlerde bulunulduğunu anlatıyor.
Dolu dolu bir eser, ben okurken aşırı keyif aldım. Yazarın kendini geri planda tutması, yargıçlıktan ziyade bir tanık gibi tartışmalara pek müdahil olmaması çok samimi ve dürüstçe göründü bana. Yunus Emre’ye ve Cumhuriyet dönemi aydınlarımıza alaka duyanların mutlaka okumak isteyeceğini düşündüğüm bir eser. Gönül rahatlığıyla tavsiye edilir. Beşir Ayvazoğlu Bey yine harika bir işe imza atmış.
Kitap çok güzel bir araştırma. Yunus Emre'yle ilgili yapılan çalışmaları objektif olarak değerlendiren güzel bir eser. Beşir Ayvazoğlu şimdiye kadar yapılmayan bir işi yaparak Yunus Emre'yi ve onunla ilgili yapılan çalışmaları gözümüzün önüne seriyor.
Bu nasıl bir şairdi ki, herkes onda kendine göre bir şeyler bulabiliyordu? Alevisi de sahip çıkıyordu, Sünnisi de; solcusu da sahip çıkıyordu, sağcısı da; Batıcısı da sahip çıkıyordu, Doğucusu da…
Yıllar geçti. Türlü şarkılar dinledim. Mesut evlerin pencerelerinden sızan şarkılar, meyhane şarkıları, ıssız sokaklarda söylenen külhanbeyi şarkıları, güzel kadınların, çirkin kadınların, çocukların, yaşlıların, artistlerin ve vatmanların şarkılarını dinledim. Ağlayan, gülen, söven ve okşayan şarkılar. Fakat hepsi de kulaklarımda kaldı. Ruhuma girmedi. Ama Yunus'un, Yunus'ların şarkılarını hiç unutmadım. Kaç sabah Yunus ölmemiş, Yunus çoğalmış, köyler Yunus'la dolmuş hissi ile uyandım.
"Seni üç gün sonra değil, yedi asır sonra dahi duyuyoruz! Ey kırların, bozkırların vefalı, dertli çocuğu! İşte senin o büyük garipliğindir ki, garip Anadolu'ya huzurunda el bağlatıyor."