Bilmem, açığa demir atmış bir gemi gibi, seni gözlemek, seninle bilişmek mümkün olan sâhilden uzak, şuursuz bir çalkantı ve ıztırap içinde, daha ne kadar zaman bocalayıp kalacağız?
Testisini, kovasını evinde bırakan kız su taşımak için çeşme başına ne diye gelir? O çeşme ki, durmadan usanmadan akar; ama elinde kabı olmayan kimse, onun bir bedmest cömertliğiyle bol, tükenmez vericiliğine ne diye yanaşır? Acaba ele avuca sığmayan bu sâfîyi kesif bir cismin hapsine mukayyet etmekten başka çâre yok mudur?
Acaba her damlasından bir iksir akan mânâ suyu da, onun için mi kendini bize bir vücuttan içirmek sünnetini kurmuştur?