Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Deliliğin Resimli Sivil Tarihi

Yuvasız Kuşlar Gibi

Cemal Dindar

Sayfa Sayısına Göre Yuvasız Kuşlar Gibi Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Yuvasız Kuşlar Gibi sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Yuvasız Kuşlar Gibi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Düşünme ediminde uyusturmayıp şaşkınlığı besleyen mistisizm iyidir.
Sayfa 20
Aç ve açıkta olmak... binlerce yıl, herhalde, insanın göç yollarına yüreklerini yatırmalarının ana kaynağı bu deyimde gizli. Ya da aşikar. İnsanoğlunun serüveninde açlıkla göçün, mekanla yolun eytişimsel birliği ruhbilimde, üzerinde az durulmuş..
Sayfa 45
Reklam
İnsanlar yoksul oldukları için hastalanmazlar, hasta oldukları için yoksullaşırlar.
Sayfa 48
Hastalık tariflerini ideolojilerle biçimlendirmek mümkün, ya ölümü? İnsanların yaşamının hiçliğine hükmedebilirler, hatta çoğunluğu, birinin ölümünün gerçekliğine inandırabilirler, ama ölümün yoksullukla ilişkisini yok saymaya hiçbir zaman hiç kimsenin gücü yetmeyecek. Çünkü yalnız yoksul bireyler değil, yoksul haklar bile daha sık ölüyorlar. Yoksullar daha çok oldukları için değil, yoksul oldukları için daha sık ölürler.
Sayfa 49
Solculuğumuz sorgulanamaz..
F... Urfa'da öğretmen. Tanısı: mani. Otomobiliyle Bozova'dan Adıyaman'a gidiyor. Birden aklına şu soru takılıyor: " Ben solcuyum, sağ şerite işim ne?" Geçiyor o şeride. Karşıdan kamyon hızla yaklaşıyor. Devam etse, kamyonla çarpışacak. Sağa geçse döneklik olacak. Direksiyonu daha da sola kırıyor ve Bozova'nın tarlalarından birine uçuyor.
Sayfa 51
Her akıl hastası, köyümden bilirim, aynı zamanda bir şamandır. Görülmeyeni görür, bilinmeyeni bilir rastlantı olmasa gerek; coşkunun asla sokakta ulaşamadığı şiddet özellikle maniklerin şarkılarından doruğuna ulaşır, bunlar, neşenin ya da insanın gençliğinin, o gençliğin inadının kapatıldığı, hayatın duvarlarına çarptıkça acıya yol alan klinik tablolarındır da..
Sayfa 51
Reklam
Ne diyordu, Nazım: Bugün pazar Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar...
Sayfa 60
"... Savcılık otopsilerinden bilirim, kurşun namerttir; girer bir yerden çıkmadan önce dolaşır insanın içinde.
Sayfa 64
Acı var mı acı??
Derler ki, düşman Urfa'ya yaklaşmış. Bir haber duyulmuş: "Düşman kuvvetleri ekinleri yaktı..." Urfalılar umursamamış... Başka bir haber yayılmış: " Düşman hayvanları telef etti.." Urfalılarda yine ses yok. Düşmanın top sesleri şehrin meydanında duyulur olmuş. Urfalılar yine her şey yolundaymış gibi, işinde gücünde.. Haberin büyüğü gecikmemiş, gelmiş: "Düşman isot tarlalarına girdi..." İşte o vakit, Urfa'da genç yaşlı, kadın erkek, çoluk çocuk, saflara geçmiş düşmana yürümüş. Bu öyküde elbette bir mübalağa sanatı vardır. Urfa'nın isotta tutkunluğu... bir besine bu denli aşkla tutkunluğa yeryüzünde az rastlanır. Bu nedenle Urfa, her ne kadar çiğ köfte ile anılsa da, çiğ değil, acı köfte der; o köftenin isotla piştiğine de inanır.
Sayfa 68
Reklam
Bir toplumun onaylamadığı, buna rağmen eyleme geçmeyi arzulayan, özneleşmiş bilince karşı acımasızlığı ile, yine kendinden kopmuş, ama akıl hastalığı ile damgalanmış, yani etkisizleşmiş ya da eyleme dönük olmayı zaten arzulamayan bilince hoşgörüsü aynı tutumun iki yanıdır.
Sayfa 78
Jung'dan beri biliyoruz; Üç evre birbirine yakındır; çocukluğun evreni, ilkelin evreni, deliliğin evreni. Belki bir de sanatçının, özellikle şairin evreni. Klasik mantığın yöntemini aşmak şartıyla. Yani, çocuk eşittir ilkel, şair eşittir deli değildir... olabilir, o başka. Bu evrenlerin ana ortak özellikleri nelerdir: birincisi canlıcılık.
Sayfa 82
Anadolu'da birçok yerde söylenir: "Kadından evliya olmaz." Bilinçdışı ve efsanenin zaman boyutundan yoksunluğu ile kadının kutsallık alanından kovulmuşluğu... Malinowski'nin çalışmalarından sonra biliyoruz; kadının psikoseksüel gelişimini penis kıskançlığı kavramıyla ve erkek merkezli açıklayan modern ruh bilimin önermeleri en çok anaerkil topluluklarda kırılganlaşıyor.
Sayfa 90
Bilimsellik, insan acısının önüne geçmiştir..
Benim asistanlığım döneminde DSM-IV psikiyatri pratiğinde kullanım sıklığı, Dünya Sağlık Örgütünün tanı sistemi ICD-10'u geçmişti. Hemen tüm dünyada da benzer bir süreç yaşandı. Fabrega 1996 yılında bu yayılmayı şöyle özetledi: "DSM-IV gibi bir belge Amerikan etkisindeki toplumlarda psikiyatrik uygulamaların kuramsal temelini sembolize eder... DSM- IV psikiyatrik hizmetlerin bedelinin karşılanması için bir dayanak oluşturur, psikiyatri alanına uygun araştırmalar için bir rehber görevi görür ve mahkemelerde uzman tanıklarının geçerliliğini sağlar. Günümüz Amerikan psikiyatrisinin söyleminde nereye bakılırsa bakılsın DSM- IV'ün meslek, bilimsel kurumsallık ve devletin verdiği otoriteye dayanan damgası göze çarpar.
Sayfa 109
Gece, geçmişi dirilten vakittir. Bütün efsanelerin masalların insana "tesir" ettiği büyülü zaman. Ateşin başında nenelerimizin anlattığı masallar..
Sayfa 119
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.