Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Yüzbaşı Selahattin'in Romanı -1

İlhan Selçuk

Yüzbaşı Selahattin'in Romanı -1 Gönderileri

Yüzbaşı Selahattin'in Romanı -1 kitaplarını, Yüzbaşı Selahattin'in Romanı -1 sözleri ve alıntılarını, Yüzbaşı Selahattin'in Romanı -1 yazarlarını, Yüzbaşı Selahattin'in Romanı -1 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Binbaşı Ahmet Bey çıkageldi.: " Bu birlik esir olacaktır, Araplar düşmana kaçıyor, ben bu işi yapamam." dedi. Biz savaşta, Arapların düşmana kaçtığını veva kolayca esir olduğunu görüyorduk. Önce bunu Arapların korkaklığına verdik. Sonradan öğrendik ki, bunun sebebi İngilizlerin Araplara propaganda ettiği istiklal fikriymiş. Osmanlı Devleti 1917'de bu durumu değerlendirmiş değildi.
Kütü'l Âmmare Zaferi Bildirisi
Arslanlar; 29 nisan 1916 1- Bugün Türklere şeref ü şan, Ingilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın müşemmes semasında şühedamızın ruhları şad ü handan pervaz eder- ken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum. 2- Bize iki yüz seneden beri tarihimizde okun- mayan bir vakayı kaydettiren Cenab-ı Allaha hamd ü şükür
Reklam
Osmanlı zihniyetinde kibarlık ve asalet, mümkün olduğu kadar Türk'e benzememek ve Batılıya benzemek demekti...
" O tarihte Revandiz birkaç ağanın elindeydi. Yani bütün toprak ve köyler ağaların malı... Köylüler, köy evlerinde ve köy topraklarında bu ağaların kiracısı... Köylünün bütün emeğini bu ağalar almakla kalmaz, halkın bütün hayatına da ağa sahip... İstediğini yapar, asar keser, istediği kadını kocasından, babasından alıp istediğine verir... Osmanlı Devleti de ağaları korur... Bu durum hemen bütün Doğu illerinde geçerli... Köy ağaları, şehir eşrafı, tam ortaçağın feodal reisleri...
(1914, 1. Dünya Savaşı - Kafkas cephesi)
- Çocuklar! Vatanında güven ve rahat sağlayamamış milletin savaşması cinayet değil, cinnettir. Kader bu milleti bir sürü cahil ve deliye teslim etti. Bakalım ne olacağız? Türkistan'ı ve İran'ı kurtaracağız ama, ilk öde- vimiz bunlardan önce Türkiye'yi kurtarmaktır. Bunun kimse farkında değil.
"Kimsenin lütfuna olma talip, bedeli cevheri hürriyettir..." | Namık Kemal
Reklam
Özetle bir kaynaşma vardı. İttihad-ı Terakki Dahiliye Nazırı Talât Beyle Osmanlılığı, Harbiye Nazırı ve artik Damad-ı Hazret-i Şehriyari Enver Paşayla Müslümanlığı, Bahriye Nazırı Cemal Paşasıyle Türklüğü temsil ediyordu. Ben Türkçüydüm, ama İslâmlığın da fena olmayacağına inanıyordum. Oysa çeşitli kesimlerden gelmiş subayların buluştuğu bir yer olan orduda Osmanlılık ön alıyordu.
Rum köyü benim için güzel bir inceleme konusuydu. Bizim köylerin tersine, burası temiz bir şehir manzarası taşıyordu. Kilise çok düzenli çalışıyordu. Papaz, Atina'dan gelmiş üniversite mezunu bir Rum. Akşamlaı adeta bir Beyoğlu hayatı vardı. Saz, eğlence, dans... Neşe ve refah... Aralarında iki saat mesafe bulunan Türk köyüyle Rum köyü... Bizimki batıyor, onlarınki çıkıyor.
- Hayır, sen her şeyden önce Türksün! dedi. O vakte kadar biz yalnız köylülere «Türk» derdik. Rahmi'nin sözü üzerine ben: - Bilmem... Şimdilik Osmanlıyım, dedim.
Kazım Karabekir Paşa için okuşturulan mutaassıp imajı'n hilafına:
Erkânıharp Kolağası İsmet, Erkânıharp Kolağası "Kåzım Karabekir" de okula gelip bizlere hürriyet ve istibdatı anlattılar. Artık memleketin kurtulduğunu, hür ve mutlu olduğunu söylediler. İşte biz 1908 Devrimini böyle gördük. Üç gün üç gece çılgınca inkılâbı kutladık. Kollarımıza birer kurdele bağlandı. Üstünde "Hürriyet, müsavat, adalet, uhuvvet" yazılıydı. Her yerde konferans meraklıları bir kürsünün üstüne çıkıyor, avaz avaz bu kelimelerin manasını halka anlatmaya uğraşıyordu.
Reklam
Yakın tarihi okuduğunuz zaman anlayacaksınız ki, yüz yıl önce sonu felaketle bitmiş bir tutum, yüz yıl sonra bilinmediği için aynı biçimde tekrar edilmiş ve gene ayns feläketi doğurmuştur. Kafasını yormamış, dünü aramamış insanlar, bu zahmete katlanamadıklarından, bazen hayatlarını kaybetmişlerdir. Geçmiş tecrübeleri bilen ve her gün geçirilen hayattan ders alarak yaşayışlarını buna göre düzenleyebilenler, en güçlü adamlardır. * Yüzbaşı Selahaddin.
İnsanlar savaşın ateşi içinde birbirlerini kesiyorlar, yüzlerce yıldan beri yanyana yaşamış olanlar, düşman gözüyle birbirlerini parçalıyorlardı.
Sayfa 160 - Yüzbaşı SelahattinKitabı okudu
“Geçmiş tecrübeleri bilen ve her gün geçirilen hayattan ders alarak yaşayışlarını buna göre düzenleyebilenler, en güçlü insanlardır.”
439 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
"-Arkadaşlar! Kavgaya gidiyoruz. Namus ve vazifenin bizden istediği en yukarı işi yapmaya gidiyoruz. Ölüme ve öldürmeye gidiyoruz! Bu işi yaparken içimizden şehit olacak arkadaşları hürmetle anacak, kahramanca dövüşerek hasbelkader sağ kalacak arkadaşları yüreğime basacağım." Gencecik, tutkulu, azimli, tuttuğunu koparan, cevval bir Türk çocuğu olan Selahattin'in Çanakkale'den Bağdat'a, Musul'dan Bakü'ye vatanın başka yerlerinde yaşadıklarını birinci ağızdan okuyoruz. Dönemin koşulları, vatan sevgisi, görev bilinci, yokluklar, savaş ve kayıplarla İmparatorluğun son günlerinin yalın ve bir o kadar etkileyici öyküsü.
Yüzbaşı Selahattin'in Romanı -1
Yüzbaşı Selahattin'in Romanı -1İlhan Selçuk · Cumhuriyet Kitapları · 029 okunma
Halil Bey alaya hazin bir söylev verdi ve sonunda: - 44. Alay bu gece burada ölecektir, fakat yarın sabah Türk'e bir zafer kaydedecektir. 44. Alay bunu senden istiyorum. Subay ve erler, buna karşılık: -Hep öleceğiz, Türk'ün alnı ak olacak!... dedikleri zaman hepimiz ağladık.
Sayfa 181 - 30 Kasım 1915 Kütülamare -DelabahaKitabı okudu
24 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.