En Beğenilen Zizek'ten Nükteler Sözleri ve Alıntıları
En Beğenilen Zizek'ten Nükteler sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Zizek'ten Nükteler kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Bir alman işçisi Sibirya'da iş bulur. Mektupların sansürcüler tarafından okunacağını bildiğinden arkadaşlarına şöyle der. "Aramızda gizli bir haberleşme sistemi belirleyelim, benden aldığınız mektup sıradan mavi mürekkeple yazılmışsa doğrudur, kırmızı mürekkeple yazılmışsa yanlıştır."
Bir ay sonra arkadaşları ilk mektubu alırlar, mektup mavi mürekkeple yazılmıştır. "Burada her şey harika, dükkânlar mal dolu. Yiyecek bol. Apartman daireleri geniş ve güzel ısınıyor. Sinemalar batının filmlerini gösteriyor. Kızlarla dolu. Burada tek bulunmayan şey kırmızı mürekkep!"
Bugünkü durumumuz da böyle değil mi?
İstenen tüm özgürlüklere sahibiz, tek eksiğimiz ise kırmızı mürekkep.
Kırmızı mürekkebin yokluğu ne anlama gelir? Bugün, etrafımızı saran çatışmayı tanımlamak kullandığımız kavramların hepsi -"teröre karşı savaş", "demokrasi ve özgürlük", "insan hakları"- yanlıştır. Bu durum bize bunu düşünmek için izin vermek yerine bizim anlamamızı güçleştiriyor.
Kendimizi özgür hissediyoruz çünkü "özgür olmayışımız"ı ifade edecek o dilden yoksunuz."
Burada karşımızda duran Tanrı, maharetli bir komünist propagandacının hikayesinin anlattıldığı eski Bolşevik flkradaki Tanrı'ya benzer daha ziyade: Propagandacı öldükten sonra kendini cehennemde bulur, ama buradan çıkıp cennete girmesine izin vermeleri için zebanileri çabucak ikna eder. Şeytan onun ortadan kayboldugunu fark edip Tanrı'nın huzuruna çıkarır ve propagandacının cehenneme geri gonderilmesini talep eder. Gelin görün ki Tanrı'yla "Rabbim" diye konuşmaya başlar başlamaz Tanrı onun sözünü kesip şöyle der: "Evvela, ben Rabbin falan degil yoldaşınım. lkincisi, kurgusal bir varlığa seslenecek kadar kafayı mı kırdın? Ben yokum! Ve üçüncüsü , lafı dolandırmayı bırak da ne diyeceksen de artık, yoksa Parti toplantımı kaçıracağım!"
1960'ların başlarında uydurulmuş bir fıkra, önceden varsayılmış inanç paradoksunu hoş bir şekilde ortaya koyar. İlk kozmonot Yuri Gagarin uzaya gittikten sonra, Komünist Parti'nin genel sekreteri Nikita Hruşçov onu makammda kabul etmiş ve Gagarin ona gizli gizli şöyle demiş: "Yoldaş, biliyor musun, gökyüzünde Tanrı ve
meleklerini gördüm. Hıristiyanlık haklıymış!" Hruşçov cevaben kulağına şöyle fısıldamış: "Biliyorum, biliyorum, ama ağzını açma, bunu kimseye söyleme!" Bir hafta sonra, Gagarin bu sefer Vatikan'ı ziyaret etmiş ve Papa onu makamında kabul etmiş. Sır verir gibi şunu demiş Papa'ya: "Biliyor musunuz, gökyüzüne çıktım ve ne Tanrı'ya ne de meleklere şahit oldum... " "Biliyorum, biliyorum," diye araya girmiş Papa, "ama ağzını açma, bunu kimseye söyleme!"
Huri kelimesini kullanan Kur'an, tatlı niyetine yenen ''beyaz kuru üzüm'' anlamına gelen Aramice hur kelimesini kullanan ilk Hristiyan metinlere yaslanmıştı. Önderinin vaadini sözcüğü sözcüğüne yorumladığından dolayı intihar bombası patlatıp şehit olmaya karar veren genç bir adamın neyi sözcüğü sözcüğüne yorumladığına bakalım: ''Cennet'in kapıları sizler için açılmıştır. Bal ırmaklarının kıyılarında sizleri bekleyen siyah gözlü bakireler vardır.'' ''Kendini kankalarıyla dolup taşan bir cennette bulan'' bu genç adamın ''yetmiş huri yerine bir avuç dolusu beyaz kuru üzüm geldiği'' zaman yüzünde nasıl bir ifadenin uyanacağını hayal edelim.