1912’de, Selanik’te emniyet amirinin öldürülmesiyle başlayan roman, amirin küçük oğlu Kemal’in gözünden anlatılanlarla devam eder. Selanik’in ardından Çanakkale, oradan da Eskişehir’e gelen göçmen ailenin hayatta kalma mücadelesi, bu süreçte ailece karşılaşılan zorluklar aktarılır. Birbirine zıt iki karakter olan dayılar, babaanne, yengeler, kuzenler ve diğer akrabaların anlatımıyla bir aile romanı gibi görünse de, Zühre Ninem çocuk Kemal’in bakış açısı hâkim olduğu için bir büyüme romanı olarak kalır. Yalnızca bu yanının güçlü niteliğiyle bile anılmayı, unutulmamayı hak eder.