Baktım; diğer masalarda bira içen köylü kadınlar vardı. Manzara beni şaşırtmadı... Çünkü bu köyün erkekleri, kadınlarını "Han" bellediklerinden, kadınlara "Han'ım" derlerdi; duymuştum bunu... Buradaki kadınlar " ikinci sınıf vatandaş" değillerdi; sosyal hayata tümüyle dahillerdi... "Hanım" hitabındaki hakiki manayı, her tavırlarında hissettiren Kibele'ler vardı burada...
İnsan, en sevdiklerinden birini bile toprak altına göndermişse; mezarlıklar, gözüne ev gibi görünür artık: Eskisi gibi tedirgin olmaz oralara giderken.
Özgür olmanın tek yolu vicdanının rahat olmasıymış. Ancak vicdanı rahat bir insan özgür olabilirmiş. Dünyayı da geziyor olsa, dört duvar arasında hapsedilmiş de olsa, özgürlük, vicdanının rahat olmasıymış..
"Şu anda sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim," dedi: " Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek, seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda."