Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

•contra mundum•

•contra mundum•
@kitaprihtimi
‘durup ince şeyleri anlamaya çalışıyorum. *inkisar* •Cogito, ergo sum.•
176 syf.
·
Puan vermedi
Hiçbir bilgim ve beklentim olmadan tamamen ilgi çekici bir kapağı olduğu için elime alıp incelediğim sonrasında konusunu okuyup; hımm ilginç duruyor, keyifli bir okuma olabilir diyerek direkt aldığım bir kitap Miras. Belki kaderin bir oyunu belki de çekim yasası siz istediğinizi söyleyin ama böyle gelişigüzel seçimlerin insanı yanıltmadığı gibi bir de üzerine yüzünü güldürmesi durumunu kim ne derse desin ben aşırı keyif verici buluyorum. Kaderin bizi nereye götüreceği, hangi yolu seçeceği veya yolun sonunda bizi neyi bekleyeceği koca bir sürprizdir. Hani deriz ya, hayat biz planlar yaparken aslında başımıza gelecek olanlardır diye biraz ondan biraz bundan derken kendimizi hayal dahi etmeyeceğimiz durumlar içerisinde buluruz. Hiç de fena olmaz bu durum, hadi kabul edelim. Miras kitabı da bir yola çıkış, yolda oluş ve bir varış serüveni üzerine aslında. Planlanan bir yolculuğun hiç hesapta yokken bambaşka seçenekler sunması ile hayatın akılalmaz yerlere gidebileceğinin beklenmedik şekilde akıcı bir örneği. Daha ne diyeyim keyifli okumalar.
Miras
MirasMiguel Bonnefoy · İş Bankası Kültür Yayınları · 2022224 okunma
Reklam
208 syf.
·
Puan vermedi
Çaresizlik tam olarak nedir sizce? Var olan imkanlara rağmen kullanamamak mı yoksa ufacık bir ihtimalde dahi imkanının olmaması durumu mudur tam olarak? Hiçbir koşulda kendinizi ait hissetmediğiniz bir hayata mecbur bırakılsanız haliniz tam olarak nasıl olurdu hiç düşündünüz mü? Muhtemelen çoğunuzun cevabı böyle bir durumun oluşmasına asla izin vermem veya bulunduğum ortamı terk ederim olacaktır, gelin görün ki durum hiç öyle bahsedildiği kadar kolay değil. Zaten işler insan dünyasında ne zaman kolay ve anlaşılır oldu ki o da ayrı bir detay, neyse bu başlık başka bir zamanın konusu olsun. Fedakarlık yapmak, ödün vermek veya hiç istemediğin bir kişiliğe bürünmek; sırf dahil olmak, ait hissetmek ya da birilerini mutlu etmek için. Kulağa nasıl da korkunç geliyor. Sebep ne olursa olsun eminim hepimiz en azından bir kere olsun bu hissi yaşamıştır. Güzeller güzeli Suzanne’nin durumu da bundan çok farklı değildir. Mahkum olmuş, esir alınmış, maruz kalmanın sancısıyla yıllarını geçirmiş dört duvar arasında yaşatılan eziyetler de neyin cabası bilinmez tabii. Şu an karşımızdaki eser bir mutsuzluklar kitabıdır aslında. Kilise camiasına koca bir saldırı niteliğinde olan eserde; aslında dini öğretiler ışığında nasıl karanlık gerçekler yer aldığını da gösteriyor bizlere. Henüz yazarın kalemi ile tanışmadıysanız; klasikler arasında yer Rahibe’ye kesinlikle okuyun (!)
Rahibe
RahibeDenis Diderot · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019783 okunma
758 syf.
·
Puan vermedi
Günler gelir günler geçer ve hayat her zaman tercihlerimiz üzerine kurulur. Kader midir yoksa kehanet mi bilinmez varacağımız yere gidecek yolların mis gibi çiçek kokularıyla mı yoksa yürümekte zorlandığımız çakıllı taşlarla mı kaplı olduğunu biz seçiyoruz. Bütün bunları bazen bilinçli bazen ise tesadüflerin o tatlı belirsiz heyecanı ile etrafımız
Lunapark Kapandı
Lunapark KapandıMario Levi · Everest Yayınları · 2021117 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
160 syf.
·
Puan vermedi
Toplanın size şahane bir kitap önerisi ile geldim, özellikle bilim kurgu sevenlerin bu tarih öncesi lezzeti kaçırmayacağını düşünüyorum. Jack London’ı, Martin Eden kitabı ile sevenlerin sayısı hayli çoktur buna eminim ama nedense benim önceliğim her zaman Yıldız Gezgini kitabı olmuştur, seneler önce okumama rağmen hala bendeki yeri değişmedi.
Âdem’den Önce
Âdem’den ÖnceJack London · İş Bankası Kültür Yayınları · 202218,6bin okunma
656 syf.
·
Puan vermedi
Muhtemelen birçoğunuz yazarı ilk olarak ‘Bir İdam Mahkumunun Son Günü’ ya da ‘Sefiller’ kitaplarıyla tanımış ve okumuşsunuzdur. Tam olarak benim de yolum bu sıralamayla şekillendi. Özellikle diğer iki kitaptaki kurgu ve olay örgüsü insanın Fransız Edebiyatına bakış açısını değiştiriyor (açıkçası pek benim önceliklerim arasında sayılmıyor kendileri
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · Can Yayınları · 201932,7bin okunma
Reklam
308 syf.
8/10 puan verdi
Bir gün öyle canınızın sıkıldığı için ya da eşiniz, dostunuz, arkadaşınız her kimse artık size bir filmi önerdi diye açıp izlemeye başladığınızı düşünün. Hiçbir beklenti ve bilginiz olmadan öylece açtığınız ve gayet olağan ilerleyen bir filmin ortasında kendinizi gördünüz. Evet, evet filmin içinde oyunculardan hatta figüranlardan birinin size tıpatıp benzediğini görüyorsunuz. Bildiğiniz bir ikiziniz bulunmuyor. Anneniz size kayıp bir kardeşten bahsetmemiş veya hatırladığınız kadarıyla talihsiz bir deney sonucunda klonlanmadınız ama orada işte karışınızda ve görüyorsunuz. “Bazen mutluluğun neden bu kadar geciktiğini, neden daha erken gelmediğini merak ederiz, fakat mutluluk, şimdi olduğu gibi, aniden, ümitler kesildiğinde ortaya çıktığında ne yapacağımızı bilemeyiz ve kahkahalarla gözyaşları arasında bir seçim yapmanın ötesinde, içimiz nasıl karşılayacağımızı bilemediğimiz gizemli bir kaygıyla dolar.” Gerilimi elden bırakmayan ve bir sonraki adımın kestirilmesi zor olsa da anlatımı ağır ve ince ince işleyen kitapta; iç hesaplaşmaların, kimlik çatışmalarının, derin diyalogların ve yoğun tasvirlerin yapılıyor oluşu sizi kitaba bağlayan etkenlerin başını çekiyor. Saramago kalemine ve kitaplarına aşina iseniz alınan zevkin kaçınılmaz olduğu ve ancak her şeyde olduğu gibi birçok kişi tarafından beğenilmemesi gibi bir durum da söz konusu aslında. Ya hep ya hiç diyerek bu farkındalık dolu kitaba şans verin. Bir de üzerine uyarlama filmini de izlerseniz tadından yenmez benden söylemesi.
Kopyalanmış Adam
Kopyalanmış AdamJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20142,873 okunma
360 syf.
·
Puan vermedi
Varoluş hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı! Kitap aslında son derece yüzeysel (ama kesinlikle bir fikir sahibi olmanızı sağlayacak) seviyede Sokrates’ten tutun da Descartes’e, Engels’ten Nietzsche’ye ve daha birçoklarına dair bakış açılarının, savundukları akımların veya yaşama dair görüşlerinin; hayatımızı nasıl yaşamamız gerektiği, yaşamın ilk anından ölüme veya belki de ebediyet fikrine kadar özetler nitelikte demek yanlış olmaz. Şu bir gerçek ki; felsefe hayatın kendisi kadar gerçek ve kaçınılmazdır. Hayata bakarken, yaşarken veya yaşama karışırken hiç fark etmez soluk aldığımız, düşündüğümüz, sorguladığımız veya yanıtlar aradığımız her yer, her konu, her şey felsefenin ana konusu olmaya mahkumdur. Bilirsiniz ‘felsefe yapmak’ diye bir tabir vardır; insan zihninin etkin halinde olmasından kaynaklanan bir süreklilik içinde bütünleştirmek, sistemleştirmek, açığa çıkarmaktır. Sonuçta sorgulanmamış bir hayatı yaşamış sayamayız. Böylece sorar, sorgular, yanıtlar arar, düşünür ve prangalarımızdan kurtuluruz ya da en azından kurtulmak için çabalarız. Tabii kimi zaman da çıktığımızı sandığımız aydınlıklar aslında en karanlık anlarımız olur farkında bile olmayız. İşte bu göz korkutan isimlere, akımlara, fikirlere veya hayatlara bir solukta hakim olabiliyorsunuz. Felsefe; bilinçli hiçbir insanın kaçamayacağı, hatta köşe bucak kovalayacağı bir evrendir. Sonuçta düşünüyoruzdur öyleyse varızdır.
Felsefenin Kısa Tarihi
Felsefenin Kısa TarihiNigel Warburton · Alfa Yayıncılık · 20206,9bin okunma
382 syf.
·
Puan vermedi
Öncelikle kitap kesinlikle öyle bir çırpıda okuyacağınız türden değil baştan belirteyim. Yazarın belki de en bilindik eseri olan bu kitap; öylesine ince ince düşünülmüş, tasarlanmış ve zarif detaylarla ilmek ilmek işlenmiş ki toplumun bütün köşe başlarında gezinir ve uygarlıklar (doğu-batı, eski-yeni) arasındaki ‘arada kalmışlığa’ ciddi boyutta sancılı eleştiridir kendisi. Uzaktan davulun sesi hoş gelir tabiriyle eş gidebilecek bir gönderme yapmak yanlış olmaz. ‘Yeni’ olan şey kendilerinden uzakta olunca bunu şiddetle destekleyenler, iş kendilerine gelince yenilik karşıtı oluverirler, az önceki destek kendilerinden gelmemiş gibi. Bu olay ne kadar da tanıdık geliyor insana, özellikle yaşadığımız şu toplumda. Bir şey kişinin kendi başına gelene kadar nasıl da ses çıkarmaya, dile getirmeye gerek duymaz ama ezkaza yaşamış olalım işte o zaman sesimizi yedi düvele duyuracak oluruz adeta. “Hepimiz ömrümüzün kısalığından şikayet ederiz; fakat gün denen şeyi bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız?” mantığıyla yola çıkınca insan, zaman kavramı üzerine uzun uzun konuşmak istiyor. Zamanın dayanılmaz hafifliği üzerine mesela, tarihteki yeri, insan dünyası üzerindeki etkisi veya bir şeylere acele ettikçe kısaldığına, akışa kendimizi bıraktıkça nasıl da uzadığına değinmek uzun uzun.. Hayri İrdal ile yolunuz kesiştiğinde metaforlarla dolu büyülü bir dünyaya adım atmış olacaksınız ama yolculuğa başlamadan önce saatinizi ayarlamayı ve kemerinizi sıkıca bağlamayı unutmayın zira kendinizi nerede bulacağınızı kestiremeyebilirsiniz (!) “Hepimiz kendi masallarımızın kurbanıyız.”
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202341,6bin okunma
136 syf.
·
Puan vermedi
Sahi sevgi nedir, sevmek ya da sevilmek nasıl bir şeydir? Koşulları, nedenleri veya şartları kime bağlıdır? Sevgi; bir his mi, koku mu yoksa tat mıdır? Belki de benliğiniz sevgi tarafından ele geçirildiğinde bütün hepsi koşulsuz şartsız esir alınacaktır. “İnsan varlığının sürmesi sorununun tek çözümü sevgidir.” diye bahseder yazar. Demek ki sevgi; bütünsel açıdan oluşum veya devamlılık arz eden, eksikliği büyük sonuçlarla baş etmeyi göze alacağımız, yeri doldurulamaz (!) ya da doldurulması çok zor bir ‘şey’dir. Sevgi kaçınılmaz olan, kaçtığımız takdirde de insanlığımızdan ödün verdiğimiz o şeydir. Şimdi bir düşünelim öyleyse; gözlerinizi usulca kapatın, derin bir nefes alın ve sevgi hissini hayatınızdan olduğu gibi silin, yok edin onu. Ne kalırdı insan yaşamından geriye? En iyisi siz bu kitabı okuyun.
Sevme Sanatı
Sevme SanatıErich Fromm · De Yayınevi · 196718,5bin okunma
756 syf.
·
Puan vermedi
Hayatınızdaki kitaplığa klasiklerden bir raf ayırdıysanız bu eser kesinlikle o rafta olmayı hak ediyor. Döneminin ötesinde ve bir o kadar da akıcı bir eser olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır çünkü. Muhtemelen iki yüzyıl önce yazılmış olmasına rağmen günümüzde hala okunmayı başaran Dumas’yı hepimiz Monte Cristo karakteri ile tanıyoruzdur. Özellikle ülkemizde herkes tarafından bilinen bir diziye konu olduktan sonra bilmemek haksızlık olurdu tabii. Burada ise karşımıza tam bir dönem esintisi olarak çıkıyor yazar. Aşkın, dostluğun, ölümün, ihanetin, masumiyetin, din ve baskının, siyasi gücün insan hayatları üzerindeki etkisini ziyadesiyle hissettiren eserde, bambaşka karaktere sahip olan; Athos, Porthos ve Aramis ile tanışıyoruz. Birbirinden farklı bu üç adam, üç farklı kader ve bambaşka yönlere doğru yol alan bu üç hayatın nasıl kesiştiğini, ansızın hayatlarına dahil olan D’Artagnan ile verilen mücadelenin, gelinen noktaların ve kendilerinin aslında doğru bildiklerini bile sorgularken, yaptıkları tercihler ile macera dolu hayatlara tanık oluyoruz. Kayıpların, acının veya kaygının insana neler yaptırabileceğine dair hepimizin pek çok fikri vardır eminim ki, verilen mücadeleler veya yapılan tercihlerde görünenler; insanın bazen en çok da sevdikleriyle vazgeçemedikleriyle ya da zaaflarıyla sınandığıdır... Okuyun çünkü bu maceraya dahil olmak size çok şey katacaktır.
Üç Silahşor
Üç SilahşorAlexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20218,8bin okunma
Reklam
112 syf.
·
Puan vermedi
Kadın ve erkek, ateş ve su, varlık ve hiçlik, eksik kalmış ve tamamlanmış; konuya ilişkin bunun gibi zıtlıklardan oluşan uzunca bir liste oluşturabilir aslında. Baktığımızda nesillerdir birçok yaratılış hikayesi anlatılır; bizim en aşina olduğumuz ise belki de Adem’in kaburgasından yaratılmış olan ilk insan Havvadır. Doğaya dair kaçınılmaz esaslı
Hakikat Şaraptadır
Hakikat ŞaraptadırSoren Kierkegaard · Pinhan Yayıncılık · 2016316 okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
Adanın fethinden hemen sonra oluşmaya başlayan Kıbrıs Türk Edebiyatı günümüz örneklerinden olan; hayatın ve insanlığın kıyısında gezinen bir kitap kendisi. Son derece yalın bir anlatıma sahip eser; başladığınız andan itibaren öykü açlığınızı giderecek ve okurken canınızı da sıkacaktır muhtemelen. Evet gerçekten sıkacak bu arada, çünkü öylesine gerçekçi bir dili var ki; karakterler arasındaki veya kişinin kendi iç çatışmasını günlük bir rutin gibi kabullenecek ve bu realiteyi rahatsız edici seviyede seveceksiniz de (!) Hatta göreceksiniz ki satırlar arasında şahit olduğumuz kişiler hiç de yabancı olmadığımız simalardır aslında.. Bizizdir, sizsinizdir sokaktan geçen herhangi biri bile olabilir. Sanırım şahsi olarak öykü kitapları veya romanlarda yer alan şiddetli ve sancılı geçen iç muhakeme sahnelerini ayrı bir seviyorum. Çünkü bazı kitaplar çoğu zaman, insanın kendine sormaya cesaret bile edemediği sorulara beklenmedik anda maruz bırakmasıyla iyi bir etki uyandırıyor. İşte bundandır ki satırlar arasında gezinirken size doğru cesurca tutulmuş bir ayna karşısında saklanacak yer bulamıyor, kaçamıyor, gafil avlanmış oluyorsunuz. Okumayı düşünenlere şimdiden duyurulur; satırlar arasında kayarken duygudan duyguya geçme konusunda bol şans diliyorum. Öykü kitabı seviyorsanız bir göz atmalısınız, sonuçta günümüz kalemlerine daha çok şans verilmeli ve yazar kesinlikle onlardan biri.
Hammurabi
HammurabiAhmet Şimşek · Vacilando · 202168 okunma
136 syf.
·
Puan vermedi
Kendi küçük dünyalarına nice evrenler sığdırmayı başarmış insanların hikayesi aslında hepsi. Yaraların, acıların, sessiz kalışların, yapılan fedakarlıklar ve onca kayıplara rağmen hayata tutunanlarla bezeli hayatların sesi. Dünya mı fazlasıyla kötüdür yoksa insanlık mı hala yaşananlardan ders çıkarmayı bilmez, tartışılır. Akıllanmayı bırakın, bile isteye yapılan hatalar, hak etmeyen onca insana güvenmeler, düşe kalka devam etmeler, olmayacak şeyleri ite kaka oldurmaya çalışmalar.. Neden ki, gerçekten neden böyleyiz? İnsanlığın belki de en büyük problemi hiçbir koşulda yaşadıklarının onu akıllandırmaması olabilir. Bir de neyse en azından tecrübe oldu düşüncesi cabası (!) Neredeyse her öykü kitabı gibi; hayatın içinden en çokta insanın kuytu köşelerinden sızan bir eser. Benim için yazarı tanıma adına bir ilk kitap aslında. İnsan tadına bakınca ve bir de lezzet almasını bildiyse devamı gelsin istiyor. İnsanı derde, kedere sevk ettiği gibi hayat kargaşasından sonra soluklandırır gibi bir kitap. Hayatın tozlu kaldırımlarında gezinirken kimse iz bırakmadan yürüyüp gidemiyor öylece. Öykü kitaplarını seviyorsanız tadına bakmalısınız. “Bir kadın neden bütün hayatını başkalarının mutluluğu üzerine kurup sonra da her mutsuzlukta kabahatli çıkan olmak zorundaydı ki zaten?”
Sarıyaz
SarıyazMahir Ünsal Eriş · Can Yayınları · 20194,153 okunma
129 syf.
·
Puan vermedi
“Öyle işte. Hala biraz soğuk geliyor ama battıkça alışıyorum. Kendimi boşa aldım bayırdan aşağı koşuyorum. Düşüyorum gibi görünüyor olabilir ama bakma aslında uçuyorum. Söylediklerimin hepsini unut, sanki ben biliyorum da mı yaşıyorum Osman?” İnsan olmanın sancılarını yaşam boyu gideremezken bir de üzerine kadın olmanın serzenişleri sarsıyor
Bu Hikaye Senden Uzun Osman
Bu Hikaye Senden Uzun OsmanAylin Balboa · İletişim Yayıncılık · 20224,120 okunma
456 syf.
·
Puan vermedi
Yolculuğa çıkmayı sevenlerden misiniz yoksa evim, konforum, rahatlığım her şeyden önemlidir diyen grupta mı yer alırsınız? Diyelim ki yolların cezbettiği taraftasınız; seyahate çıkma konusunda sizi en çok teşvik eden şey nedir genelde? Yeni keşifler yapmak mı, yapılan keşiflerin eşsiz tadı mı, edinilen tecrübeler, kendimize yaptığımız yatırımlar
Ev
EvNermin Yıldırım · Hep Kitap · 20203,473 okunma
166 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.