Başkalarının duygularına saygı göstermeyi; ne olur olmaz dostlarımı kendi ziyafetime çağırmayı, ne de seyahat ederken onların bana eşlik etmelerine ihtiyaç duymayı, arkadaşlarım yapmakla mükellef oldukları herhangi bir iş yüzünden gelemediklerinde daima aynı kalabilmeyi; mecliste itinayla araştırma yapmaya hevesli ve gayretli olmayı, öte yandan erişilebilen yararlı fikirleri incelemeden pes etmemeyi; dostlarıma göz kulak olmayı, onlardan asla çabuk soğumamayı ve sinirlenmemeyi; her şeyde kendi kendine yetmeyi ve ışık saçmayı; gerçekleşmesi muhtemel bir şeye karşı önceden tedbir alabilmeyi ve en ufak şeylerin bile düzenlemesini sessiz sedasız yapabilmeyi öğrendim.
Aşk hayatta kalmana yardım ediyordu…
Anlam aramayı da unutturuyordu. Aramayı bırakıp hayatı yaşıyordun. Aşk önemsediğin kişinin elini tutmak ve şimdiki zamanda yaşamaktı. Geçmiş ve gelecek yalnızca mitti. Geçmiş ölen şimdiki zamandı ve gelecek hiçbir zaman var olmayacaktı, çünkü ona ulaştığımızda gelecek zaman şimdiki zamana dönüşecekti. Şimdiki zaman sahip olduğumuz tek şeydi. Sürekli devinen, sürekli değişen bir şeydi şimdiki zaman. Ve hercaiydi. Yakalamanın tek yolu geçip gitmesine izin vermek, onu serbest bırakmaktı.