"- Ama hakkımda hiçbir şey bilmiyorsunuz, nasıl vardınız bu hükme?
- Benim size sonsuz bir güvenim var. Sizi tanıyorum. Saçlarınızın kokusunu, sesinizi hiç duymamış olsam da gülüşünüzü tanırım. Gözlerinize güveniyorum. "
-“Bu kurnaz elma, yapraklar arasına gizlenmiş kalmış, orada saklanıyordu ama onu buldum işte! Küçük bir fener gibi parlıyordu yapraklar arasında. Bahçede kalan son ve en güzel elma bu. Başka yok. Bak ne kadar güzel, mis gibi de kokuyor… Bir güneş gibi.” +”Biliyor musun Anara, bu bir mutluluk habercisi, mutluluk simgesidir. Bu elma yaz boyunca seni beklemiş orada. Başkaları görmesin, gelip koparmasın diye gizlenmiş. Sen de onu buldun. Bu elmayı yiyecek insan çok mutlu olacak demektir.”
Benim için çok heyecan verici bir kitaptı. Şöyle ki, Cengiz Aytmatov benim nazarımda her zaman bir numaradır. Onun yerini hiçbir yazarın tutabileceğini düşünmüyorum.
Aytmatov’un Türkiye Türkçesine çevrilmiş olan bütün eserlerini, üstelik birkaç defa okumuş birisi olarak girdiğim kitapçıda Nora’dan çıkan bir kitaba gözüm ilişti. Yıldırım Sesli