Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Görülüyor ki, Taçlı Hanım Çaldıran savaşında yer almış ve Osmanlıların eline esir düşmüştür. Ancak, onun esaretinin bir günden fazla sürmediği kısa zaman içinde Şah İsmail'in yanına gittiği ve kalan hayatını Safevî sarayında tamamladığı tespit olunuyor..
Sayfa 140 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Yavuz Sultan Selim'in Savaş Hazırlıkları için çıkarttığı fetva
Fetvada ayrıca, Kızılbaşlara meyledip onlara yardım edenlerin de kâfir olduğu, bunları kırıp cemaatlerinin dağıtılmasının Müslümanlar üzerine vacip ve farz olduğu, bir belde ahalisinin bunlardan olması halinde Sultan'ın Allah adına bunların ileri gelenlerini katledip mallarını, kadınlarını ve çocuklarını İslam gazileri arasında dağıtıp paylaştırabileceği, bunların pişmanlık göstermesine asla itibar olunmaması gerektiği bildirilmekteydi..
Sayfa 119 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Reklam
Şah İsmail'in bütün Azerbaycan'ı ele geçirmesinden oldukça rahatsız olmuş olan Irak, Fars ve Kirman bölgelerinin hükümdarı Murad, büyük bir ordu toplayarak savaş hazırlıklarına başladı..
Sayfa 74 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Safevi kaynaklarında Türkmen tabiri genel olarak Akkoyunlular için kullanılır ve bu yönüyle Sünnîlik ile eşleştirilir. Kızılbaşlık ise doğrudan Safevî ordusu anlamında kullanılır. Bu yüzden Türkmenler yani Akkoyunlular, zalim ve vahşi olarak tanımlanır ve aşağılayıcı ifadelerle birlikte anılır..
Sayfa 12 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Safevî kaynakları Şeyh Cüneyd ve Şeyh Haydar'ın faaliyetleri konusunda onları çok ince bir çizgide de olsa "Öbür dünyanın sultanı olmayı bırakıp bu dünyanın sultanı olmaya heves etmekle" eleştirmektedirler..
Sayfa 4 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Önsöz
İran'a hâkim olan ve Safevî Devleti'ni kuran güç bütü­nüyle Kızılbaş Türkmenlerdi Şeyh Cüneyd, Şeyh Haydar ve ni­hayet Şah İsmail'in çıkışı da aslında başlı başına bir Kızılbaş ha­reketiydi..
Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Reklam
Çarlık diplomatı Şahovskiy, raporunun ifadesiyle geri kalan Dersim'in Kızılbaş Kürtleri ise Türklerin vergi ve askere alma girişimine silahla karşı koymuştur. Rus ordularının Erzurum'u almasından sonra bütün Dersim Kürtleri Ruslara meyletmiştir. Ancak Rus ordularının onları yağmalaması, hatta Kör Mustafa'nın kızına ve karısına tecavüz edilmesi ve Gül Ağa'nın hayvanlarının çalınması üzerine Ruslara karşı savaşmışlardır.
Sayfa 48 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
O devirde bazı toplumlar, başlarına giydikleri giysilerin renklerine göre isimlendiriliyordu. Buna göre, Özbekler Yeşilbaş, Safeviler Kızılbaş, Osmanlılar Akbaş, Gürcüler ise Karabaş olarak anılıyorlardı.
Düşünce tarihi açısından bakılınca. Şeyh Bedreddin’in ortaya attığı görüşlerin yaşadığı, yetiştiği ortamla bağdaşma olanağı yoktur. Ortaçağ bütün kurumlarıyla tanrıya yönelmiş, gerçekleri, bilinmeyen bir evrende arama yoluna koyulmuş bir dönemdir. Onun imrendiği cennet, suçluları korkuttuğu cehennem bu yeryüzünde olamazdı. İnsan uman, umuşlar ardından koşan bir varlıktır. Umduğu, yaşadığı yeryüzünde olursa onun evreni başına yıkılır, neden, ne amaçla çalışacağını bile bilemez. Kendi varlığını, yeryüzünde doğumla ölüm gibi iki somut çizginin sınırladığını gören ortaçağ insanını yıkar, mutsuz kılar. Bundan dolayı Şeyh Bedreddin’in savunduğu düşünceler, gerçek saydığı evren çağının insanlarını tedirgin etmiştir, özellikle okumuşları, yöneticileri. Yargılanıp öldürülmesinden sonra bütün öfkeler, hınçlar Vâridât üzerinde toplanmış, onun hangi dille yazıldığını bilmeyenler, anlamayanlar bile ondan ürkmeye, kaçmaya başlamışlardır. Bir söylentiye göre Şeyhülislam Ârif Hikmet (19. yy.) Vâridât’ı bulduğu yerde satın alıp yakarmış. Daha bunun gibi nice olaylardan Vâridât’ın sünni çevrelerde ne denli ürkütücü bir yapıt olduğunu, onun yazarının da, ona uyanların da birer Kızılbaş olduklarını söyleyen, yazan kaynakların varlığını anlıyoruz.
Sayfa 271
Böylece, ergenlik çağındaki Şeyh İsmail, kendisine gönülden bağlı Kızılbaş reisleriyle birlikte Şah olmak amacıyla yola çıktı.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.