Suyun susamış bir çift dudağı aradığı gibi, söz de acısını dindireceği bir yara arıyor. Çünkü yaralarımız kadar varız, yaralarımız bizi sahici kılıyor, insanın tümden uyuştuğu ve fıtrata yabancılaştığı "anestezi çağı"nda ruhumuzun sızladığı kadar varız.