Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
168 syf.
9/10 puan verdi
MUHTEŞEM BIR DENEYIMDI okumaya ilk başladığımda evet biraz rahatsız olmuş ve hatta yarim bırakmayı dahi düşünmüştüm ama kendimi biraz dizginleyip dedim ki devam et! Ve sonuc Alex bizim çilekeş anlaticimiz ve başına gelenler .. herkesin kendinde bulacağı şeyler ve keskin bir biçimde yüzüne çarpacak kocaman gerçekler. Hepimizin içinde bir Alex yok mu diyelim şimdi ?? Ya da o ilgisiz anacığı ve babacığı gibi aileler yüzünden böyle evlatlarımız da mi yok diyelim ?? Sevgisiz başı boş ve yazık olmuş şefkate ve ilgiye aç , en ufak sevgi tanesine bile gözleri ışıllayarak bakan çocuklarımızı da yetiştirmiyoruz mu diyelim ?? Geçelim kitaba harikaydı. Bahsi geçen tüm besteleri dinledim Alex ile aynı sesleri duymak beni yanında gibi hissettirdi ve aynı acıları birlikte dikizledik. Konu bütünlüğü ve başından sonuna kadar bütün karakterlerin karşımıza çıkarak bir yerlerde hikâyenin başa dönüşü harikaydı. Küçük Alex için zaman geriye akmaya başlamış ve büyüyordu artık. Şiddetle okuyun derim ama önce bi düşünün bakalım otomatik tepkiler veren ve duruma gore insiyatif kullanmaktan yoksun olarak ne kadar özgür devam edebiliriz? Ve Mütevazi Anlaticimiz seni hicbir zaman unutmayacağız. Amin.
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200991,8bin okunma
Anne, benim kızın!
Can Sızın, cansızın cılızın, büyümeyenin, tahtını yapıp da bahtına el süremediğin. Büyüdüm bak, Kocaman kadın oldum. Kendi yuvamı kuralı çok uzun yıllar geçti. Alıştım mı diye sorarsan bana, Sabahları erken kalkmaya alıştım mesela. Çocukları okula göndermeye, çamaşırları ters çevirip makinaya atmaya, pilav yapmaya.. Biliyor musun bu yıl salatalık turşumu bile kendim kurdum. Güzel oldu mu dersen, ne bileyim be anne. İtiraf etmek gerekirse seninkiler kadar güzel olmadı, sirkeyi biraz fazla kaçırdım sanırım. Beni bilirsin, elimin ayarı olmadı hiç, yüreğim gibi.. Bazen mutfağa çekilip bi kahve yapıyorum kendime. Yüzümde hüzün, şuramda, ta derinlerde bi yerde iflah olmaz bir yalnızlık. Boğazımı sıkıyor içimdeki balıkçı yaka hissi. Keşke diyorum bu kadar uzak oturmasaydım sana. Yüreğim anne! Yüreğim öyle sıkışıyor ki bazen, ne yalan söyleyeyim çok korkuyorum ölmekten. Çocuklar anne, çocuklarım, ne yapar bensiz. O kadar küçükler ki daha. Ben bile bu yaşta hala muhtaçken sevgine ve sana. Onlar nasıl başa çıkar diyorum hayatla. Biliyorum anne, biliyorum. Ölüm bile eskiyor zamanla. Evler eskiyor, Anılar eskiyor. Ve unutuluyor verdiğin emekler. Bırakıyor herkes bir gün bedenini toprağa... Ne olur anne, kendine iyi bak. İlaçlarını ihmal etme, doğru beslen, yürüyüşe çık, bitki çayı iç falan. Ne kadar uzak olursan ol, Güneş olmadan da uzanır bana gölgen. Yeter ki diyorum yeter ki, nefesin çekilmesin ensemden... amin amin amin
Reklam
352 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
İyi Geceler Masalsız Çocukluğum
Kitabın kapağını kapattığımda beni derin düşüncelere salan , hayal kurduran , zaman zaman ağlatan , içime işleyen kitapları seviyorum. Evet belki bu kitabı "Mavi Kuş Kitabevi " gibi bir yerde okuyup kendimi yeşil duvarlı "İyi Geceler Aydede " masalı içinde hissetmiyorum belki ama , sallanan koltuğumda tıngır mıngır sallanırken okuduğum ya da dinlediğim ilk çocuk masalını düşünmeden edemiyorum. Ama bulamıyorum! Geriye dönüp baktığımda annesinin ya da babasının masallar okuyarak uyuttuğu çocuklardan olamadık malesef ve kızım kitabı okurken en çok neye ağladığımı hiç bir zaman bilemeyecek! Sahi sizin böyle anılarınız var mı? Yoksa bir tek ben mi eksiğim bu konuda? Mükemmel bir hikaye değil di kabul! Ama bana hayal kurdurmadı , ağlatmadı, keşke dedirtmedi desem de yalan olur. Önemli olan da buydu belki de! Kitapta; "Mükemmel diye bir şey yok. Bunu şimdiden öğrenmesi, hayatın bir gün mükemmel olacağına dair yanlış fikirlere kapilmasindan iyidir. Hayat kocaman , güzel bir karmaşadan ibaret. " diyordu... Evet hayatın mükemmel olmadığını tercüme ettik ama bizim de var bi hayalimiz. Çook amin...
Elveda Haziran
Elveda HaziranSarah Jio · Arkadya Yayınları · 20159,4bin okunma
Nefesin çekilmesin ensemden annem...
Anne, benim kızın! Can Sızın, cansızın cılızın, büyümeyenin, tahtını yapıp da bahtına el süremediğin. Büyüdüm bak, Kocaman kadın oldum. Kendi yuvamı kuralı çok uzun yıllar geçti. Alıştım mı diye sorarsan bana, Sabahları erken kalkmaya alıştım mesela. Çocukları okula göndermeye, çamaşırları ters çevirip makinaya atmaya, pilav yapmaya..Biliyor musun bu yıl salatalık turşumu bile kendim kurdum. Güzel oldu mu dersen, ne bileyim be anne. İtiraf etmek gerekirse seninkiler kadar güzel olmadı, sirkeyi biraz fazla kaçırdım sanırım. Beni bilirsin, elimin ayarı olmadı hiç, yüreğim gibi.. Bazen mutfağa çekilip bi kahve yapıyorum kendime. Yüzümde hüzün, şuramda, ta derinlerde bi yerde iflah olmaz bir yalnızlık. Boğazımı sıkıyor içimdeki balıkçı yaka hissi. Keşke diyorum bu kadar uzak oturmasaydım sana. Yüreğim anne! Yüreğim öyle sıkışıyor ki bazen, ne yalan söyleyeyim çok korkuyorum ölmekten. Çocuklar anne, çocuklarım, ne yapar bensiz. O kadar küçükler ki daha. Ben bile bu yaşta hala muhtaçken sevgine ve sana. Onlar nasıl başa çıkar diyorum hayatla. Biliyorum anne, biliyorum. Ölüm bile eskiyor zamanla. Evler eskiyor, Anılar eskiyor. Ve unutuluyor verdiğin emekler. Bırakıyor herkes bir gün bedenini toprağa... Ne olur anne, kendine iyi bak. İlaçlarını ihmal etme, doğru beslen, yürüyüşe çık, bitki çayı iç falan. Ne kadar uzak olursan ol, Güneş olmadan da uzanır bana gölgen. Yeter ki diyorum yeter ki, nefesin çekilmesin ensemden... amin amin amin 😍 #annelerölumsüzolsa #canparçamannem #mevlamuzunömürversin (yazan ne güzelde kaleme almış dökmüş içimizdeki dökemediklerimizi kalemine saglik)
Hasan Hüseyin
KIZILIRMAK Silâh ve şarkı ben bütün karanlıkları bunlarla yendim doğacak çocuğumun kanında esen emekçi karımın dimdik bakışlarında ve çetelerin sipsivri uykusuzluğu
Bu ülkeye geldiğimde, kocaman kocaman sakallı adamların bin iki yüz yıl önce işlenmiş bir cinayet için hâlâ hıçkırıklara boğulup dertlenmelerini anlayamıyordum. Artık anladım. İranlılar geçmişte yaşıyor, çünkü geçmiş onların vatanı, çünkü şimdiki zaman hiçbir şeyin onlara ait olmadığı yabancı bir ülke. Bizim gözümüzde modern yaşamın, insanın özgürleşmesinin simgesi olan her şey onlara göre yabancı egemenliğinin ve baskısının simgesi: Karayolları, Rusya demek; demiryolu, telgraf, banka, İngiltere; posta dedin mi Avusturya-Macaristan...
Sayfa 247
Reklam
Seninle benim aramda kocaman bir fark var..
Bir ilişkinin başlangıç dönemlerinde hassas sorunlardan kaçılır genellikle, bin bir itinayla kurulan o kırılgan yapının yıkılacağından korkulur, ama bana sorarsan seninle bu kadın arasında temelden bi fark var. Hayata bakışınız aynı değil.
159 syf.
·
Puan vermedi
·
5 saatte okudu
DOĞAN GÖRÜNÜMLÜ ŞAHİN :)))
Kitabın kapağına ilk bakınca kocaman "DAN BROWN " yazısını görünce onun kitabı sanmıştım bi taraftan da yahu diyorum bu adam böyle çıtır çerez ince bir kitap yazmaz illa ki 400-500 yazar çizer:)) Velhasıl meğer kitap, Greg Taylor'un Dan Brow'un kitaplarından, web sitesinden ve röportajlarından esinlenerek kendince çıkardığı şifrelerle okuyucuya kitap yazmak istemiş! Güya Dan Brown'un 2006 yılında çıkması beklenen "Süleyman'ın Şifreleri " adlı kitabının ipuçlarını verip okuyucuyu bu meraktan kurtarmakmış! İşin tuhaf tarafı ben böyle bir kitaba rast gelmedim acaba Tükçe çeviri mi yok dedim ama yine de ne izine ne tozuna rastlamadim. Nacizane keşke okumasaydım dediğim bir kitap oldu. Düşünce olarak başka birisin yazacağı kitabı neden başkası spoiler versin. Herkesin kendi hikayesi olmalı. Başkasının bahçesiyle bahar gelmez demiş atalarımız:) Neyse çok felsefik bir konuşmaya gidiyor bu yorum:) Kitap baştan sona masonlarla, ayinlerle ,işaretlerle dolu umarım gece rüyama girmezler:) Yattım Allah kaldır beni nur için de daldır beni ,bu masonlardan koru yarabbi:)) Çok amin :)) Keyifli okumalar dilerim. İlaydaa bacım varan 1 :))
Dan Brown Süleyman'ın Anahtarı ve Şifreleri
Dan Brown Süleyman'ın Anahtarı ve ŞifreleriGreg Taylor · Mia Yayınları · 2006236 okunma
167 syf.
9/10 puan verdi
Amin Maalouf'un etkileyici zekâsını sanatsal bir dille ortaya koyduğu bir kitap daha... Kitap Osmanlı İmparatorluğundan etkili bir hikaye ile başlayarak 70'li yıllara kadar dayanıyor. Kitap birçok kimlik sorununu hikayeleştirerek ele alıyor her zamanki gibi. Ermeni, Türk, Arap, Yahudi, Nazi gibi bi çok kimlikten bahsediyor ama en önemlisi Arap ve Müslüman olan İsyan'ın direnişçi devrim hikayesini ele alışı. Babasının devrimci lideri olması ümidiyle adını İsyan koyup omzuna yüklediği bu kocaman yükle Fransa'ya okumaya gönderdiği İsyan'ın devrim adı altında efsaneleşme hikayesinin bir anda nasıl dibe vurma hikayesine dönüştüğünü okuyunca şok olacaksınız. Hayatının zirvesindeyken babasının gururu olmayı başarabilen İsyan direnişin önemli bir hareketi olarak yoldaşı olan ama aynı zamanda Ermeni olan Clara ile evlenince takdir görüp yine gurur kaynağı olsada o dönem nükseden İsrail Arap savaşlarından sonra 28 yıl boyunca kızından ve eşinden ayrı kalıyor. 28 yıl boyunca İsyan'ın yaşantısı beni derinden etkiledi ve çok üzdü o sayfaları okurken bazen tahammül bile edemedim Bakü'nün bu kadar düşmesine. Ama 28 yıl sonra hala umudunu yitirmemiş birisi olarak çabalaması inancı çok güzeldi. Kitabın sonunun havada kalması başta bi tık hayal kırıklığı gibi geliyor. Ama sonra Amin Maalouf'un kitabını okuduğunuzu hatırlayınca mükemmel bir son olduğunu düşünüyorsunuz.
Doğunun Limanları
Doğunun LimanlarıAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 199832,3bin okunma
bu velhamdulillah vessalatu vesselamu Ala rasulillahi Ah ah Şeytan insanları boş boş hayaller L avutuyor boş kuruntularla onları oyalayıp duruyor çölde yol alanlar zaman zaman serap görürler değil mi Onu gerçek zannederler ve ümitle oraya doğru koşarlar Halbuki bir hayalin peşinde koşturup dururlar geç anlarlar aynen onun gibi Şeytan
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.