Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cengizhan Koçyiğit

Cengizhan Koçyiğit
@kocyigitcengizhan
Bu dünya soğuyacak günün birinde
15 okur puanı
Şubat 2019 tarihinde katıldı
Cumartesi mi? Gitmem olanaksızdı. Bahçenin çimlerini biçmeliydim. Uzun kılları kesmeliydim. (Mutlaka bırakıyordum birkaç tane.) Babam tek bir uzun kıl buldu diye her cumartesi kayışla dövüyordu beni. (Bir-iki kez yapmadığım veya yanlış yaptığım şeylerden ötürü hafta arası da dayak yemiştim.) Babama Başkan Hoover'ı dinlemeye gideceğimi söyleyemezdim.
Reklam
Günah çıkarmanın nasıl bir şey olacağım düşünerek kiliseye yürüyorduk. Kiliseye epey yaklaşmıştık ki bir sokak köpeği takıldı peşimize. Çok zayıf ve aç bir görünümü vardı. Durup okşadık onu, sırtını kaşıdık. "Köpeklerin cennete gidememesi ne kötü," dedi Frank. "Neden gidemiyorlar?" "Cennete gidebilmen için vaftiz olman gerekiyor." "Vaftiz edelim öyleyse." "Yapsak mı?" "Cennete gitme fırsatını hak ediyor bence." Kucağıma aldım ve kiliseye girdik. Kutsal su çanağının yanma götürdük, ben köpeği tutarken Frank alnına kutsal sudan sürdü. "Seni vaftiz ediyorum," dedi Frank.
"Ah, tanrım! Utandırdın bizi! Küçük düşürdün! Ya komşular duyarsa? Ne düşünecekler?" Komşularla bir kez bile konuşmamışlardı. Kapı açıldı, annem hışımla girdi odaya: "Böyle bir şeyi nasıl yapabildin annene?" Gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Suçluluk duydum. "Baban eve gelince görürsün gününü!" Odanın kapısını çarparak çıktı ve ben oturup bekledim. Kendimi suçlu hissediyordum bir şekilde... Babamın geldiğini duydum. Kapıyı mutlaka çarpar, gürültü yapar, yüksek sesle konuşurdu. Gelmişti.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Ne bakıyorsun?" dedi bana. Ne diyeceğimi bilemedim. Konuşmaya alışık değildim. "Çocuklar senin kaçık olduğunu söylüyorlar," dedi, "ama beni korkutmuyorsun. Okul çıkışında bekleyeceğim seni bir gün." Ona bakıp duruyordum. Korkunç bir yüzü vardı. Sonra karşı takımın atıcısı bir an gevşedi ve ben ikinci kaleye bir depar attım. Deli gibi koşup kayarak ikinci kaleye varmaya çalıştım. Top geç kalmıştı, beni çıkaramamışlardı. "Dışardasın!" diye bağırdı hakemlik yapan çocuk. Ayağa kalktım, kulaklarıma inanamıyordum. " 'DIŞARDASIN!' dedim sana," d iy e bağırdı hakem . O anda beni kabul etmediklerini anladım.
Okulda hiç arkadaşım yoktu, arkadaş istemiyordum. Yalnız, daha iyi hissediyordum kendimi. Bir sıraya oturup diğerlerinin oyun oynayışlarını izlerdim, çok aptal buluyordum onları.
Reklam
"Küçük Henry mi bu?" "Evet." "Sadece bakıyor. Çok sessiz." "Böyle istiyoruz onu." "Durgun sular derin olur." "Bu öyle değil. Tek derin yanı kulaklarındaki delikler."
Evrenin Tüm Karanlığı Tek Mum Işığını Bile Köreltemez...
“... Anlaşıldığına göre aynı şeye bakan insanlar bir ölçüde de olsa aynı şeyleri görmüyorlar. Kişilikleri, geniş yaşantıları, edindikleri değer yargıları algılarını ve yorumlarını etkiliyordu.”
‘’(…) eğitimin, öğretimin, öğrenmenin kendisi özde bir bilimsel süreçtir. Öğretmen de kaçınılmaz olarak bir bilim insanıdır. Eğitim, öğretim ve öğrenme, bilimi esas aldığı ölçüde başarılı ve işlevsel olur. Dolayısıyla öğretmen bir bilim insanı tavrı içinde olabildiği ölçüde başarılı olur.’’
“Bence dünyada öğretmenlik gibi hiçbir meslek yok ki sadece bir saatlik bir dersle bile bir insanın kaderini etkileyebilsin.(sayfa 14)”
Geri13
55 öğeden 46 ile 55 arasındakiler gösteriliyor.