Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şunu açık yüreklilikle tekrar vurgulamalıyız: Özgürlüğün bir bedeli vardır.
İnsanlar, herkesin başına gelebilecek olan ıstırapları az çok tevekkülle karşılarlar; fakat devlet otoritesi tarafından bile bile sebebiyet verilen ıstıraplara aynı şekilde kolaylıkla katlanmazlar. Gayrı şahsî bir makine içinde ehemmiyetsiz bir dişliden ibaret bulunmak nahoş bir şeydir; ilânihaye yerimize çivilenmiş ve başımıza getirilen âmirlerin keyfine terkedilmiş bulunduğumuz takdirde, vaziyetimiz hudutsuz derecede daha fenadır. Herkes, içinde bulunduğu durumun bir otoritenin arzusundan doğduğunu gördükçe, hissedilen memnuniyetsizlik gitgide artacaktır.
Reklam
Demokrasi ferdî bağımsızlığın sahasını genişletir, sosyalizm ise daraltır. Demokrasi her insanın kıymetini mümkün olan azamî hadde kadar yükseltir, sosyalizm her insanı bir vasıta, bir âlet, bir rakam hâline getirir. Demokrasi ve sosyalizm yalnız bir kelime ile birbirlerine bağlıdırlar, müsavat. Fakat aradaki farka dikkat ediniz: Demokrasi hürriyet içinde müsavat, sosyalizm ise sıkıntı ve kölelik içinde müsavat ister.
260 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Kadın bedeni üzerine kurulan iktidarlar.
Kitap Ursula Le Guin'in hainli döngüsü adını verdiği kitap serisinin bir parçası.Kurgu Werel adlı varsıl gezegen ve Werel'den getirilen kölelerin başlattığı bir kurtuluş savaşı sonrası özgürlüğünü kazanmış Yeowe adlı koloni gezegeninde geçen birbirine bağlı dört ayrı hikayeden oluşuyor.Tamamen kadın üzerinde kurulan iktidar alanlarını ve şekillerini tüm yönleriyle anlatan hikayelerin üçünün kahramanı kadınken,bir hikaye erdemli bir erkek üzerinden anlatılıyor.Feminist dünya görüşünü bu kitapta iyice ortaya koyan Ursula; güç,iktidar,kadın,kölelik,erdem üzerine müthiş bir kitap veriyor bizlere.
Bağışlanmanın Dört Yolu
Bağışlanmanın Dört YoluUrsula K. Le Guin · Metis Yayınları · 2020216 okunma
Daha 1933'ten evvel, Almanya, ancak diktatörlükle idare edilebilecek bir hâle gelmiş bulunuyordu. O sırada kimse demokrasinin o an için iflâs etmiş olduğunda ve Bruening gibi samimî demokratların bile memleketi Schleicher ve von Papen'den daha demokratça idare edemeyeceklerinde tereddüde düşemezdi. Hitler demokrasiyi ortadan kaldırmaya ihtiyaç duymadı: Sâdece demokrasinin çöküntüsünden faydalandı ve buhranın en şiddetli ânında, Hitler'den nefret etmekle beraber, herhangi bir şey yapmaya muktedir yegâne insan olarak onu gören birçok kimsenin yardımını temin etti.
Gönüllü kölelik!
Yönetilenlerin “kendilerini ifade etmelerinin tek yolu” aslında yönetenlerin içtenlikle istediklerini yönetilenlerin kendi elleriyle yapmalarıdır.
AyrıntıKitabı okudu
Reklam
Hitler demokrasiyi ortadan kaldırmaya ihtiyaç duymadı. Sadece demokrasinin çöküntüsünden faydalandı ve buhranın en şiddetli anında Hitler'den nefret etmekle beraber herhangi bir şey yapmaya muktedir yegane insan olarak onu gören birçok kimsenin yardımını temin etti.
Halka, kurtarıcı olduğuna inanılan bir akidenin empoze edilmesi olayı yeni ve zamanımıza has bir olay değildir. Yeni olan şey, pek çok aydının da bu teşebbüsleri haklı çıkarmaya çalışmasıdır. Halkın düşünce ve zevkleri, propaganda ve reklâm yoluyla daha yüksek sınıfların çıkarlarına göre şekillendi-rildiğinden, toplumumuzda gerçek bir düşünce özgürlüğünden söz edemeyiz denilmekte ve şu sonuca varılmaktadır: Mâdem ki büyük çoğunluğun ideâlleri ve zevkleri kontrol edebileceğimiz araçlarla şekillendirilmektedir, o hâlde biz bu gücü halkın düşüncelerini kendileri için arzu edilebilir bir doğrultuya yöneltmekte kullanabiliriz.
Sovyet Rusya nüfusunun %11 veya 12sini teşkil eden üst zümre, millî gelirin takriben %50'sini almaktadır; bu derece gelir farklılaşması Amerika Birleşik Devletleri'nde dahi yoktur; çünkü ortada nüfusun en üst tabakayı teşkil eden %10'u. millî gelirin sâdece %35'ini almaktadır.
Ve vaziyetini iyileştirmek isteyen kimse, hâdiseleri kabîl olduğu nispette önceden keşfedip ona göre hazırlanmaya çalışacak yerde, bütün gayretini, iktidarı elinde tutan makama tesir ederek onu kendi lehine çevirmek hususuna teksif edecektir. Bu suretle, 19. Yüzyıl siyasî mütefekkirlerini korkutan kabûl: "Zenginliğe ve şerefe giden bütün caddelerin hükümetten geçtiği"* devlet sistemi, o mütefekkirlerin düşünebildiklerinden çok daha aşırı bir şekilde gerçekleşmiş olacaktır; bazı memleketlere hâkim olan totaliter rejimleri gördükten sonra, bu devlet şekli artık bizim nesle yabancı değildir.
790 öğeden 491 ile 500 arasındakiler gösteriliyor.