Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.10
Büyük bir kitle tarafından çok beğenilen bu kitabı maalesef ben sevemedim.Hatta uzun bir süre Marquez kitabı okumayı düşünmüyorum. Ben Yüzyıllık Yalnızlık’ı da okuyamamış,yarıda bırakmıştım.Adamın dilini anlayamıyorum demek ki o seviyede değilim henüz. Uzun uzun karmaşık cümlelerle dolu tasvirler, hikayenin geçmişe gidip durması sonra birden pat diye o anı anlatması ve o kültüre uzak oluşum da buna etken sanırım.Okumadan önce,kitabın isminde geçen kolera salgınının daha yoğun anlatıldığını, hatta kitabın asıl konusunun o olduğunu sanmıştım ama yanılmışım.Hikayedeki aşktan da derin bir şekilde etkilenemedim.Evet ana kahramanımızın yıllar boyunca aynı kadına duyduğu bir his var.Fakat o yıllar boyunca da hiç de boş durmuyor Yine de keskin cümleler kurmaktan kaçınacağım,belki günün birinde yeniden okumayı denerim ve bu fikirlerim değişir kimbilir…
Herkesin öve öve bitiremediği kitabı merak edip, şöyle bir de ortalama puana bakıp elime aldım bu kitabı. Daha önce de yine bu yazarın Yüzyıllık Yalnızlık kitabına başlamış ancak dilini ve anlatısını sevmediğim için yarım bırakmıştım. Kolera günlerinde aşk kitabının yaklaşık 200. sayfalarına gelince sıkıldım ama yarım bırakmamak adına zor da olsa devam ettim. Ta ki 346-347 sayfasına gelene kadar! Bu sayfalarda yazılan şey aşk değil pedofilidir! Evet pedofili ! 14 yaşında bir kıza hissettiği pislik duygular var. Kızın varisi olduğu ve aralarındaki yaş farkından dolayı dikkat çekmediğini onunla yaşadığı şeyi normal bir şeymiş gibi anlatıyor. Şimdi ben burda bu kitabı okuyup bu kadar yüksek puan nasıl verilmiş aklım almıyor. Rica ediyorum ne bu kitabı beğenin ne de tavsiye edin. Ben o sayfadan sonra kitaba devam etmedim, edemem de. Bu kafada yazılmış bir kitabı okumanın hiç bir mantığı da yok zaten.
"aldat ama bağlı kal."
aşk,sevgi, ihanet. yazar bu kavramları o kadar güzel bir şekilde ortaya koymuş ki bariz bir şekilde ben hissettim. özellikle sevmek ve aşık olmanın birbirinden tamamen farklı olduğunu öğrendim. gerçek sevgiyi ama bunun yanında farklı isteklerin de olabileceğini anladım. yazarın o güzel ve uzun cümleleri beni mest etti. konusu farklı ve güzel olmakla beraber elimde biraz süründürdüğüm bir kitaptı benim için. vakit ayırarak sakince okunmalı. kendinizden bir parça bulacağınıza eminim.
"insanın, onca yıl, onca hırgür, onca sıkıntı arasında nasıl böylesine mutlu olabildiği inanılmaz bir şey, Allah kahretsin, bütün bunların aşk olup olmadığını bile bilmeden."
Bu incelemenin aynısını instagramdaki kitap bloğumda da yaptım bakabilirsiniz.
Tam 53 yıl, 7 ay, 11 gündür seviyordu Fermina'yı sevgili Florentino.
Allah'ım sonunda bitti dediğim bir kitap oldu. Yazar kitapta aşk, şehvet, bekleyişi konu edinirken aynı zamanda felsefik bir yön çizer. Dolambaçlı yollardan götürür yazar sizi, aman Allahım nerden geldim bu konuya diye şaşırmamak için kitabı sessiz bir ortamda sakince okuyun.
Bana gelince çok sıkıldım okumaktan, hele benim gibi aşkın varlığına inanıp sonrasında hayal kırıklığı yaşayıp bunun ötesinde aşka olan inancını yitirmiş biriyseniz.
Doğrusu buram buram aşk kokan bir kitap. Aşka inanmıyor ve aşk kitaplarını okumayı sevmiyorsanız bulaşmayın derim.
"Belden yukarısı ruhun aşkı,belden aşağısı da bedenin."
Kolera Günlerinde Aşk benim en sevdiğim yazarlardan biri olan Gabriel Garcia Marquez’in ilk bakışta aşk romanı gibi gözükmesine rağmen içerisinde yaşlılık, ölüm, yalnızlık, evlilik ve ahlak temalarını da barındıran romanı. İsmine bakınca Kolera salgını sırasında geçen bir aşk öyküsü okuyacağımızı zannediyoruz ama öyle değil. Aksine koleranın fazlaca üzerinde durulmuyor. Kitap adını aslen kolera hastalığının belirtilerinin aşık olunca insan bedeninin verdiği fiziksel tepkilere benzemesinden almış.
Eserde kahramanımız Florentino Ariza’nın gençlik aşkı Fermina Daza’yı tam 53 yıl 7 ay 11 gün aynı aşkla beklediği destansı bir şekilde anlatılıyor ama içimizden “Bu nasıl bir bekleyiş be kardeşim” demeden de geçemiyoruz ne yazık ki. Fermina Daza, Florentino Ariza’yı tam aşklarının ortasında reddettikten sonra Doktor Juvenal Urbino ile evleniyor. Florentino Ariza ise onların bu evlilikleri boyunca Fermina Daza’ya hala aşık olduğunun bilincinde olarak her gün onun yerini başka bir kadınla doldurmaya çalışıyor. Bana göre bunlar unutamayan bir aşığın değil reddedilmenin getirdiği hislerle saplantılı bir aşığın romanıydı. Yazarın dili oldukça akıcıydı ve okunması kolaydı. Üstelik eserde duyulara yönelik betimlemelere sıkça rastlanıyordu. Örneğin kolera salgının olduğu Kolombiya sokakları farelerin limanın kıyılarında ve pazar yerlerinde cirit atması, insanların kafalarından bitlerini ayıklaması, lağımların açık olmasından dolayı salgının yayılması ve pis bir kokunun şehre hakim olması gibi ayrıntılarıyla o kadar net anlatılıyordu ki okurken o dönemi net olarak canlandırabildim
1664-1665 yılı arasında Londra'yı etkisi altına alan büyük veba salgınını anlatan Robinson Crusoe eseriyle ünlenen Daniel Defoe'nin muhteşem anlatımıyla yazılan bir eser. Birkaç zamandır tarih boyunca insanları etkileyen salgınlara merak sardığım için önce "veba" romanını ardından bu kitabı okumuş bulundum. Gerçi daha önce "Kolera
