"Allie öldü."
"Öldü, biliyorum! Bilmediğimi mi sanıyorsun? Ama, onu yine de sevebilirim, değil mi? Bir insan öldü diye onu sevmekten vazgeçmek zorunda mısın, Tanrı aşkına; özellikle de, hayatta olanlardan bin kez daha iyi kalpli bir insansa?"
Zehra… Benim öğrencim olur kendileri... Depremin üçüncü günü bağ evinden Doğukent’e inmiştim. Herkes için ne zor günlerdi. Bu kızımızı gördüm, yanıma geldi. O an beni sanki normal bir günde görmüş gibiydi. Beni gördüğü için yüzü gülüyordu. İşte o an Kahramanmaraş’tan gitme fikri benden gitti. Kendime getirdi öğrencim beni. Ben öğrencilerimi bırakıp gitmeyeceğim artık dediğim andı Zehra’nın bana baktığı an. Kararımın üstünden 13 ay geçti. İyi ki görmüşüm o gün Zehra seni. Her şeye rağmen ben Kahramanmaraş’ta kalma kararımı hala hayatımda verdiğim birkaç iyi karardan sayarım…
Şimdi bir tahkimat kurmak zamanı
kaburga kemiklerimize hatırlatmak için
Modern denen rehaveti aşka değişmek için
Kelimelerle mi tahkimat kuralım
Duygu desek sulanır burası
Üşür çakallar cep telefonlarıyla
arkadan çalmaya başlar Le trio Joubran
Bol sonralı yaşıyoruz ağlayıp sızlayarak
Ne yaptıysak yine kendimize
Göz boyamalar, yalanı bir rimel gibi ...
Bir şeyleri bir şeyleri kapar gibi ...
Gibilerden sürmeler
Bir sonra tespihi işte ağlayıp sızlayarak ...
Kitabı okumaya başlayalı birkaç saat oldu. Depremi yaşayan biri olarak okumakta o kadar zorlandım ki her bir kısımda uzun aralar vermek zorunda kaldım. Kitabı sindirmek, gerçekten böyle olayların yaşandığını kabullenmek o kadar zor ki
Acı YorulduSerhan Asker · Alfa Yayınları · 202469 okunma