Niçe Ağladığında kitabını az önce bitirdim, aktif olarak 4 gün okudum. Benim için çok sürükleyici, macera ve heyecan dolu bir kitaptı. Lisede Böyle Buyurdu Zerdüşt ile tanışıp felsefesini ve nihilizm fikrini kendime yakın bulduğum Niçe'yi böyle bir kitapta okuyup tekrar tanışmak geçmişteki 'rana'ya seslenmek gibiydi. Sanırım kitap bitene kadar onunla aynı fikirlerdeydim ancak şimdi, Niçe'nin de bir insan olduğunu körü körüne fikirlerine tutulmamak-öyle olduğum için değil- gerektiğini düşünüyorum. O zamanlar kadınlar hakkında bu kadar kesin yargılarda bulunmasını kabullenebiliyordum, şimdi yaşadığımız olaylar, her gün haberlerde izlediklerimiz, 3.sayfa haberlerini düşündüğümde tam tersi bir düşüncedeyim. Ne kadın ne erkek herhangi bir düşmanlığı kabul etmiyorum, etmeyeceğim.
Yalom; Josef Breuer ve Nietzsche arasında kurduğu hasta-doktor olarak başlayan ilişkinin dostluk ile sonlanması, aradaki bağlantılar çok etkileyiciydi. Uzun ve titiz bir çalışmanın eseri olduğu ortada. Daha önce Günübirlik Hayatlar kitabını okuduğumda da beni etkilemişti, başarılı bir yazar.
Okurken 1882'de olmadığımız için bazı adımları tahmin ettiğim oldu, ayrıca kitabın aynı adla bir filmi de var. Kitapla çok bağlantısı olmasa da severek izlenebilecek bir film. Göz atmakta fayda var.
Her insanın ilk darbeyi doğduğu evde aldığı ve kendini iyileştirmek için bir ömür çaba harcaması değişmez bir hayat serüveni bu. Niçe'nin, Freud'un, Mathilde ve daha nice karakterin hayatlarına gözlediğimiz küçük bir serüvenin daha sonuna geldik. Kendi serüvenlerimizde 'neysek o ol'maya devam!