Rus edebiyatının temel taşlarından biri olan Aleksandr Puşkin’in yazmış olduğu “Yüzbaşının Kızı”, yazarın dünya edebiyatına kazandırmış olduğu önemli klasik eserlerden biridir. Dostoyevski, Turgenyev, Tolstoy gibi büyük Rus yazarlarını etkileyen Puşkin, bu eserinde 1773 yılında başlayan ve Rus tarihinde önemli bir yeri olan Pugaçev Ayaklanmasını ve bu dönemde orduda görev alan genç bir subayın yaşadıklarını konu alır. Kahramanın ağzından başından geçen olaylar, görev yaptığı kale komutanın kızına olan aşkı ve ayaklanma döneminde yaşadıkları zorluklar okuyucuya aktarılır.
Puşkin, bu eseri Çar karşıtı bir harekete karıştığı iddiasıyla Kafkaslara sürgün edildiği dönemde kaleme almıştır. Rusya’nın o dönemde Kafkasya’ya yayılma politikası, bölge halkının ve özellikle Kazakların çıkardıkları ayaklanmalar, devlet ile isyancıların karşı karşıya gelişi, savaş ortamı ve Rus askerlerinin halk üzerindeki etkileri anlatılır. Yazar, genç bir subayın yeri geldiğinde aşkı için her şeyi göze alarak bir isyancıyla yakın ilişki kurabileceğini, aşk ile görev arasında yaşanan ikilemi ustaca yansıtır. Eser, aynı zamanda savaşın içinde geçen tutkulu bir aşkın hikâyesidir.