Kur'an, iradenin bozulmasına yol açan hastalıkları da yok eder.
Böylece kişinin kalbi iyi olur ve iradesi de düzelir.
İyileşen vücudun ilk sağlıklı şekline döndüğü gibi, kalp de üzerinde yaratıldığı ilk temiz şekline/fıtratına döner.
Vücut, güçlendirip besleyecek şeylerle güçlenip sağlıklı olduğu gibi kalp de iman ve Kur'an'dan tezkiye edip güçlendirecek besinleri alır.
Ya kendisine bir hayat bahşedildiğine inanıp hayatı bahşeden Mutlak Varlığa derin bir şükran duyacak, O'ndan her halükarda razı olacak ya da sırf narsistik menhus bir hazdan mahrum kalmamak uğruna, kendine bahşedilen bu hayatı kötüleyecek, aşağılayacak ve anlamsız bulacaktır.
Sabır asla haksızlıklara, zulme, küfre tahammül etmek değildir.
Sabır, doğru yolda ısrardır, adaletli olmada sebattır, hakkı söylemekte devamlılıktır, kötülükleri def etmekte kararlılıktır.
Acizliği ve çaresizliğiyle başa çıkmanın bir yolunu arıyordu.
Acizlik ve çaresizlikle başa çıkılamayacağını, daha doğrusu başa çıkılmaması gerektiği, çünkü insanın mayasının mutlak acizlik ve çaresizlik olduğu inancı aklının ucuna bile gelmemişti.
İnsan neden kendiyle uğraşsın, başa çıkmaya çalışsındı ki?