Sabır asla haksızlıklara, zulme, küfre tahammül etmek değildir.
Sabır, doğru yolda ısrardır, adaletli olmada sebattır, hakkı söylemekte devamlılıktır, kötülükleri def etmekte kararlılıktır.
Acizliği ve çaresizliğiyle başa çıkmanın bir yolunu arıyordu.
Acizlik ve çaresizlikle başa çıkılamayacağını, daha doğrusu başa çıkılmaması gerektiği, çünkü insanın mayasının mutlak acizlik ve çaresizlik olduğu inancı aklının ucuna bile gelmemişti.
İnsan neden kendiyle uğraşsın, başa çıkmaya çalışsındı ki?
Sınır kelimesine bayılırdı Beyaz.
Bilhassa iki insan arasındaki sınırın belirlenmesinin, o, iki tarafın da ihtiyaç duyduğu mesafeyi ayarlamanın ne denli zor olduğunu öğrenecek kadar yaşlı ve tecrübeliydi.
Hem yakın hem uzak, hem ilgili hem mesafeli.
Bizim güneşten nihayet uzaklığımıza karşın onun bize ışık ve ısısıyla nihayet yakınlığı gibi.