Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Biyografik Anı-Roman

Profil
384 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
Bir cinayetin ruhsal psikolojik romanı
“Çok arkadaşım var, ama az sayıda dosta sahibim; beni gerçekten tanıyanların sayısı ise dostlarımdan bile az.” Perry Edward Smith, arkadaşı Dick’le işlediği cinayetten kaçtığı sıralarda bu sözü sarf etmişti. Kısa boylu, çekingen, dövmeleri olan ve oldukça nazik bu adam, sıra dışı arkadaşı Dick’le gelmiş geçmiş geçmiş en büyük cinayetlerden birine imza atmıştı. Amerikan edebiyatının en önemli yazarlarından biri olarak kabul edilen Truman Capote, 1959 yılında Kansas Halcomp’ta nedensiz işlenmiş Clutter cinayetinin izini sürer. Bölgenin varlıklı ve çok sevilen bir ailesi olan Clutter’lar bir gece yarısı kimsenin tahmin edemeyeceği bir şekilde öldürülmüşlerdi. Polisler, olay yerinde gördükleri manzara karşısında dehşete düşmüştü. Cesetler sanki uyuyormuşçasına muntazam bir şekilde yerleştirilmiş, sanki kurbanlar öldüğünde rahat etmeleri istenmişti. Perry Edward Smith, içinde barındırdığı saflığıyla bunu yapmıştı.Truman Capote’ın bu eseri, büyük bir titizlik ve geniş çaplı bir araştırmayla yazılmış. Capote, katiller, kurbanların arkadaşları, komşuları, yakın dostları, polisler  ve onların eşleriyle hatta olayla bağlantısı bile olmayan karakterleri irdelemiş, yeri geldiğinde tüm insanların içine girerek her birinin hikayesini kitaba aktarmış. Soğukkanlılıkla, Amerikan tarihinin en kanlı olaylarından birini tüm çıplaklığıyla sizlere sunuyor. Kitabı okuduktan sonra da bu eserin yazılmasında ki hikayeyi merak edenlere Capote filmini izlemelerini tavsiye ederim .
Soğukkanlılıkla
SoğukkanlılıklaTruman Capote · Siren Yayınları · 2022739 okunma
339 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Masal tadında bir anı roman. Yazarın yoksul çocukluk yıllarının Ağın'dan İstanbul'a, Diyarbakır'da geçen günlerinin romanı. Yokluk içinde geçen 2. Dünya Savaşı yıllarında yaşanmış olaylar ve kişilerin gerçekçi, akıcı bir dille anlatıldığı bir dönemin romanı.
Masalını Yitiren Dev
Masalını Yitiren DevAdnan Binyazar · Can Yayınları · 2013455 okunma
Reklam
Mina Urgan'ın gözünden Oğuz Atay
Oğuz Atay'ı ayaküstü ve o kadar az gördüm ki, onunla ilgili ancak bir tek izlenim edindim: Koskocaman bir kediye benziyordu tıpkı. Çok kocaman ve çok güzel bir kediye öyle benziyordu ki ona elimi uzatınca "miyaaaav!" diyeceğini sandım. Miyavlayacağı yerde, "tanıştığımıza memnunum" deyince şaşırıp kaldım.
Sayfa 241 - YkyKitabı okudu
Bu bir paradoks değil; çünkü çoğu erkekler en büyük çatışmalarını babalarıyla yaşarlar, sevgiyle karışık en acımasız kinlerini onlara karşı duyarlar. Bir öfke ve çılgınlık anında, yapamayacakları şey yoktur.
Sayfa 138 - YkyKitabı okudu
Sapına kadar olan her şey gericiliktir nazarımda.
“Şimdi sırası gelmişken, Kemalist, hem de sapına kadar Kemalist olduğumu açık seçik söylemek isterim.”
Sayfa 158 - YkyKitabı okudu
Bir insan ne denli üstün zekâlı ve bilgili olursa olsun, eğer duyarlılıktan yoksunsa; kafa açısından görkemli bir dev, duygu açısından zavallı bir cüceyse, ben neyleyim böyle bir adamın dostluğunu?
Sayfa 82 - YkyKitabı okudu
Reklam
Yaşlılık ihtiyarlık.
Bernard Shaw, yaşını açıkça söyleyen bir kadından korkulması gerektiğini; çünkü bunu açıklayan bir kadının her şeyi açıklayabileceğini söyler.
Sayfa 12 - YkyKitabı okudu
Gençliğin mutluluğu, gençlerin kendileri dışında neredeyse herkesin inandığı koca bir yalandır. Hiçbir gencin "genç olduğum için aman ne mutluyum" dediği duyulmamıştır. Ama her ne dense ihtiyarlar "ah gençken ne mutluydum" diyerek kendini aldatıp dururlar.
Sayfa 10 - YkyKitabı okudu
Türk merhameti.
Avrupa'da en çok acı çeken ülke Polonya'dur kuşkusuz Prusya'dan çekmiştir Avusturya'dan çekmiştir en çoktur Rusya'dan çekmiştir. Bunun için polonyalıların Türklere sevgi duymaları bana çok dokundu. Krakov'da bize sarayı gezdiren yaşlı ve çok kültürlü bir kadın rehberimiz Osmanlı İmparatorluğu'nun ülkesine karşı ne denli iyi davrandığını o güzel fransızcasıyla anlatırken heyecandan ağlıyordu neredeyse.
Sayfa 213 - YkyKitabı okudu
Amsterdam'ın ırkçı genelevleri.
Bir toplum cinsel yasaklardan ve baskılardan ne denli kurtuluşmus olursa olsun, her yerde gizli ya da açık genelevler vardır. Hele Amsterdam gibi bir liman kentine genelevlerin bulunması çok doğaldır. Ne var ki bu haliyle iki nedenden ötürü beni çok tedirgin etti. Birinci neden kadınların bir kasap dükkanının camekanına kancalarla satılan et parçaları gibi gözler önünde sergilenmesiydi. İkinci neden ise birincisinden çok daha fazla tedirgin ediyordu beni: Satışa çıkarılan bütün bu kadınlar arasında kuzeyli tipli yani beyaz tenli sarı saçlı mavi gözlü bir tek kadın yoktu. Hepsi esmerdi bazıları kara tenli afrikalılar ya da simsiyah saçlı çekik gözlü asyalılardı.Varlıklı Avrupa'nın kadınları değil üçüncü dünya ülkelerinin ya da eski sömürü ülkelerinin zavallı yoksul kadinlariydi satışa çıkarılanlar. Amsterdam kerhaneleri bu et ticaretini vitrinlerde sergilerken ırkçılığın korkunçluğunu ve ekonomik düzeni çirkinliği ve gözler önüne seriyordu sanki.
Sayfa 197 - YkyKitabı okudu
40 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.