Kafka, meçhul bir aşkın yasa etrafında dönen bu süreksiz bloklar ya da mesafeli parçalar ilkesinden vazgeçrneyecektir.
Bu, dünyanın, görünür bile olsa, bir hali (astronomi nedir ki?)
o lduğuna ve bu hal fiilen kendi eseri içinde işlediğine göre bundan niçin vazgeçsin ki? Ama K, i mparatorluğa özgü, aşkın yasanın aslında içkin bir adalete, adaletin içkin düzenienişine gönderme yaptığını giderek daha iyi fark ettiğinden, romanın keşiflerine denk düşen, doğası b aşka bir yapıyı buna eklemeli-yiz. Paranoyak yasa, uyarılması yasasına yer açar; görünür be-raat sınırsız tecile yer açar; ödevin toplumsal alan üzerindeki aşkınlığı tüm bu alan boyunca göçebe arzunun içkinliğine yer açar. "Çin Seddi' nin inşasında" da bu, geliştirilm eden, açıkça söylenmiştir: Bir başka yasaya, bir başka düzenlerneye tanıklık eden ve sınırdan başkente kadar yolları üzerindeki her şeyi si-lip süpüren göçebeler vardır, imparator ve m uhafızı pencerenin a rkasına ya da demir p armaklıkların ardına saklanmışlardır.
Dolayısıyla Kafka sonsuzsınırlı-süreksizle d eğil, sonlu-bitişik s ürekli-sınırsızla hareket eder.
Çoğunlukla iki çıkış yolu keşfeder modern roman kahramanı. Bir tanesi sanattır ; diğeri ise sıradan insanlığın yaşamına katılmak. Ve bu çıkış yolları elbette birbirinin zıttıdır. Çünkü sanat sıradışılığı gerektirir ; oysa sıradan insanın yaşamına nüfuz edebilmek sıradışılıktan feragat etmekle olur.
Sosyal sigortalar işçi hareketinden doğmuştur, dolayısıyla, ilerlemenin aydınlık ruhu onlara kucak açmalıdır. Oysa, ne görüyoruz? Bu kurum, karanlık bir bürokratlar yuvasından başka bir şey değildir.
"Şiir üzerine, gerçekten yeni olan şiirle, yeni bir şeyler öğrenebiliriz ancak; şiir üzerine yazılanlarla değil.
"ŞiirdenBugün şiir üstüne bütün konuştuklarımız, edebiyatımızın geleneği, olanakları, sınırları içinde dönenir. Ancak olup bitmişler, yapılmışlar üstünde düşünüp yargılara varabiliriz. Bir takım verilerdir düşüncemizi yeden. Modern şiirimizin ustaları aynı zamanda şiiri düşünmüş, incelemiş ve denemelere konu etmişlerdir. Abdülhak Hâmit’ten Cemal Kırca’ya 21 şairden birer şiirle Türk şiirinin ufuklarını çizen bu eşsiz kitaba imza atan Turgut Uyar da, farklı bir yöntemle, bir çeşit şiir antolojisi ya da şiir tarihi ortaya koymuştur...
Bir Şiirden
Turgut Uyar'ın şiirinde kent yaşamının yuttuğu bireyin nesneler dünyasının kargaşası içinde
Turgut Uyar baş edemediği acılarının yansımaları görülür. Şair, bu olguları iyilik, kötülük, sevap, günah, ayıplanma, kınama gibi normlar aracılığıyla anlatır.
"
Turgut Uyar , bir röportajında "İkinci Yeni" akımındaki şairlere ilişkin "Biz mısra döktürmeye özenmedik. Bir durumu en iyi anlatmak, kimi zaman şiirden vazgeçmek pahasına en iyi anlatmak, nasıl mümkünse onu denedik." ifadesini kullandı..
Turgut Uyar'ın kalemınden şiir adına oldukça Besleyici bır kıtap