d

Devrimler Tarihi

0 üye
Parti, hiyerarşide, kadrolarda ve merkezileşmede daha çok verimlilik aradıkça, devrimci bakış açısından daha az verimli hale gelir. Kararlara herkes ayak uyduruyor olsa da, bu kararlar genellikle yanlıştır; ve özellikle de —her devrimde olduğu gibi— olaylar daha hızlı gelişmeye ve beklenmeyen şekiller almaya başladıkları zamanlarda. Parti yalnızca bir konuda etkilidir: devrim başarılı olursa, toplumu kendi hiyerarşik imgesinde biçimlendirmekte. Bürokrasiyi, merkezileşmeyi ve devleti yeniden yaratır. Bürokrasiyi, merkezileşmeyi ve devleti besler. Bu türden bir toplumu meşru kılan tüm toplumsal koşulları besler. Hatta, “sönümlenip ortadan kaybolmak” yerine, “şanlı parti” tarafından kontrol edilen devlet, devletin —ve onu “koruyacak” partinin—var oluşunu “zorunlu kılan” koşulların kendisini muhafaza eder.
Sayfa 189
Birinci Dünyada gerçekleşen tamamlanmış bir toplumsal devrimi takiben Üçüncü Dünya’da yaşanacak devrimci değişimlerin ne türden kurumsal yapılar ortaya çıkaracağını bugünden söylemek zordur. Şimdiye kadar, Üçünü Dünya emperyalizme karşı kendi başına mücadele etmek zorunda kalmıştır. Üçüncü Dünya’daki mücadelelere yönelik Amerika ve Avrupa’da yaşayan milyonlarca insanın ciddi uluslararası dayanışması olsa da, temel endüstri bölgelerinden gerçek, karşılık beklemeyen bir maddi yardım olmamıştır. Gelecekte devrimci ABD’nin ve Avrupa’nın Üçüncü Dünyayı tamamen ve çıkarsız bir şekilde desteklemeye başladığında, yalnızca Afrikalı, Asyalı ve Latin Amerikalı insanların iyiliğinden başka bir meselesi olmayan bir sürecin nelere kadir olduğu merak edilir. Bana kalırsa Üçüncü Dünya’daki toplumsal gelişmeler beklediğimizden daha güzel ve özgürlükçü biçimler alacaktır; ve şaşırtıcı biçimde, buradaki maddi kıtlıkla uğraşmak için tahmin edilenden çok daha az baskıya ihtiyaç duyulacaktır.
Sayfa 223
Reklam
1871 Paris Komünü
1871 Paris Komünü'nde yalnızca toplumsal çıkarın değil, aynı zamanda toplumsal libidonun da ifadesini görürüz. Komünün yenilgisi sonrasında yaşanan vahşi baskının —kitlesel kurşuna dizmeler, acımasız mahkemeler, binlerce kişinin ceza kolonilerine sürgün edilmesi— yalnızca sınıfintikamına dayandığına inanmak zor. Dönemin hatıraları, gazeteleri ve mektuplarına dayanan bir değerlendirme, burjuvazinin intikamını kendi insanlığının yeraltına yönelttiğini göstermektedir. Paris Komünü olarak adlandırdığımız sosyal libidonun kendiliğinden patlamasında burjuvazi hiyerarşik toplumu idare eden baskıcı mekanizmaların çöküşünü gördü. Bir anda kendi bilinçdışı itkileriyle yüz yüze gelerek, korku ve vahşilikle irkildi.
Sayfa 253
1918 yılında Brest-Litovsk anlaşmasına dair hizipsel çekişmeler öyle ciddi bir hal almıştır ki Bolşevikler neredeyse iki komünist partiye bölünüyorlardı. Kızıl Ordu içerisindeTroçki’nin merkeziyetçilik eğilimi karşısındaki muhalefet hareketleri bir yana, Demokratik Merkeziyetçiler ve İşçi Muhalefeti gibi muhalif gruplar 1919 ve 1920 yılları boyunca parti içinde keskin bir mücadele sürdürdüler. Bolşevik Parti’nin tamamen merkezileşmesi —daha sonraları “Leninist birlik” olarak isimlendirilmiş şey— 1921’den önce olmamış, ancak Lenin’in Onuncu Parti Kongresi’ni hiziplerin yasaklanmasına ikna etmesiyle gerçekleşmiştir. Bu tarih itibariyle, Beyaz Ordu güçlerinin büyük çoğu ezilmiş ve yabancı müdahaleciler güçlerini Rusya’dan çekmişlerdir.
Sayfa 191
Bolşevikler’in partiyi işçi sınıfından izole olacak raddeye kadar merkezileştirme eğiliminde oldukları ne kadar vurgulansa azdır. Bu ilişki daha sonraki Leninist çevrelerde nadiren incelenmiş olsa da, Lenin bunu kabul edecek kadar dürüsttü. Rus Devrimi’nin tarihi yalnızca Bolşevik Parti’nin ve onun destekçilerinin tarihi değildir. Sovyet
Sayfa 192
Sol Komünist Osinsky tüm bu düzmece iddialara keskince saldırmış ve partiyi uyarmıştır: “Sosyalizm ve sosyalist örgüt proletaryanın kendisi tarafından kurulmalıdır, ya da bunlar hiç bir şekilde kurulamaz, ama başka bir şey kurulmuş olur —devlet kapitalizmi.” “Sosyalizmin çıkarı” adı altında, Bolşevik parti, proletaryanın kendi çabaları ve inisiyatifiyle kazandığı alanlardan onu çıkarmıştır. Parti, devrimi koordine etmemiş ve hatta yönetmemiş, onu boyunduruğu altına almıştır, önce işçi sonra da sendika denetiminin yerini, devrim öncesi zamanlarda olduğu kadar canavarsı bir karmaşık hiyerarşi almıştır. Sonraki yılların gösterdiği üzere, Osinsky’nin kehaneti gerçekleşmiştir
Sayfa 193
16 öğeden 11 ile 16 arasındakiler gösteriliyor.