Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Din & Siyaset & Toplum

Profil
248 syf.
8/10 puan verdi
Gerçek bir cumhuriyet aydını olan Necip Hablemitoğlu, Alman vakıflarının işleyişini ve ülkemizde bulunan bizden sandığımız etki ajanlarını anlatıyor. Ülkemizdeki tarikatların ve terör örgütlerinin Almanya'da nasıl yasal bir şekilde koruyup kullanıldığını görüyoruz. Alman istihbarat servisinin çalışma biçimini , vakıflarla olan ilişkisini, büyükelçilikle olan ilişkisini , Almanya'nın Türkiye'deki ajanlık faaliyetlerinin Osmanlı'ya kadar dayandığını tarihi referanslarla anlatıyor. Kitapta Atatürk'le ilgili , milli mücadele dönemiyle ilgili kısımlar da var.
Şeriatçı Terörün ve Batının Kıskacındaki Ülke Türkiye
Şeriatçı Terörün ve Batının Kıskacındaki Ülke TürkiyeNecip Hablemitoğlu · Pozitif Yayıncılık · 2011181 okunma
223 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Gazete Tadında
Nihat Genç sertliğinde bir kitap. Kendine has üslubuyla tarikatlar , din ve toplumu köşe yazısı tadıyla inceleyip anlatmış. Okuması çok keyifli olsa da kitapta daha önce duymadığınız şeyler duyacaksınız , büyük bilgiler öğreneceksiniz desem yalan olur fakat bu demek değildir ki kitap size bir şey katmayacak. Nihat bey kendi din anlayışını Ahilik çerçevesinde sunup detaylıca anlatıyor. Bu çerçevede ibadetin iş haline getirilmesine şiddetle karşı çıkarken (haklı olarak) işin ibadet haline getirilmesi gerektiğini savunuyor ve sayfalarca açıklayarak anlatıyor.Tarikatların rabıta anlayışını uzun sayfalarca yeriyor , buna çanak tutan kurumları (başta diyaneti tabiki) uzun uzun eleştiriyor. İlerleyen sayfalarda ise tabiri caizse bazı medya maskotlarını (sözde gazeteciler, yazarlar) hedef alıyor. Başta da belirttiğim gibi kitabın vurucu noktası Nihat beyin kendine has üslubuyla akıcı bir şekilde kitabı bize sunması. Her yerde ve zamanda rahatlıkla okunabilecek bir kitap.
Saraya Kılınan Namazlar
Saraya Kılınan NamazlarNihat Genç · Pankuş Yayınları · 202139 okunma
Reklam
Türkiye Cumhuriyeti, laik-demokratik ve hukuk devleti niteliğini korumak; tarikat ve cemaatlerin devleti ele geçirmeye yönelik faaliyetlerini önlemek zorundadır. Yurttaşlar sahte ya da gerçek, bir şeyhin dinsel, cinsel ve ekonomik istismarına karşı korunmalıdır. Türkiye; yurttaşların kerameti kendinden menkul şeyhlere mürit yapılmasına seyirci kalmamalıdır. Aksi takdirde, Cumhuriyet'in özgür insanları, gözlerini yumarak şeyhinden şefaat dileyen bir "mürit-ulus" olarak, rabıtanın karanlığına gömülecektir.
Osmanlı'nın kuruluş aşamasında, sufiler ve Türkmen dervişleri etkin bir role sahipti. Bu iç içelik, beyliğin çekirdeğini oluşturan hanedan - aşiret - tarikat birlikteliğinden ileri geliyordu. Osmanlı, "beylikten devlete, göçerlikten yerleşikliğe, şifahi örften yazılı kanunlara, aşiret kuvvetinden profesyonel orduya evrilirken" tarikatları da kurumsallaştırdı.
Siyaset içinde insan, inancı ve davranışı arasında uyum sağlama şansına kavuşur.Düşünce namusu tabiri ile ifade edilen, söylediğinin yaptığı ile tutarlı olması hali, inanç sahibi siyaset adamı açısından çok yüksek bir seviyede önem kazanır. Mü’min siyaset adamı yürüttüğü siyasî tutumla ikiyüzlülüğün ve münafıklığın saf dışı edilmesi yolundaki gayretini fiilen gösterir.
Sayfa 79
Bayrami Melamilerinin Şeyhi lsmail-i Maşuki, halkın ona verdiği isimle Oğlan Şeyh, 9 Mayıs 1539'da Şeyhülislam Ebussuud Efendi'nin başkanlığındaki şeriat mahkemesinde, zındıklık ve mülhidlikle, yani dinsizlik ve sapkınlıkla suçlandı. Oğlan Şeyh, babası Pir Aliyy-i Aksarayi gibi boynu vurularak katledildi. Bu baba oğul, lslam'ın ilk çağında ortaya çıkan tasavvuf adlı mistik protesto hareketinin Osmanlı'daki en trajik kurbanlarıydı.
Reklam
Her türlü yolsuzluğa rüşvete bulaşmış bir iş adamının sırf vergiden kaçmak ve kendini dürüst göstermek için yaptırdığı bir okul veya bir cami ne kadar ahlâkî bir eylemse her türlü yolsuzluk ve rüşvete izin veren bir iktidarın okul ve cami yaptırması aynı derecede ahlaki ölçüte bir eylemdir. Aradaki fark bilgiden değil algıdandır
Bakıyorsunuz, zulmedilenlerin tek ortak özelliği var: Müslüman oluşları ve zulmedenlere bakıyorsunuz, onların da bir tek özelliği var: Kâfir oluşları veya (nedense) küfre hizmet edişleri. ...yorgun halk üzerine akbaba gibi tünemişler, onun askeri, onun parası, onun memuru ile yine ona zulme başlamışlar, sırtından elbisesini, başından sarığını, dilinden Kur'an'ını, mahallesinden camisini, elinden çocuğunu alıyorlar. İnsanları çılgın bir harcayışla harcıyor, dişardan değil, içerden saldırıya uğradıkları için şok geçiren koca milleti, çok iyi planlanmış zincirleme şoklarla, seri idamlarla vahşetlerle öyle korkutuyorlar ki, bugün aradan kırkbeş-elli yıl geçtiği halde, o günlere şahit olmuş insanlara, İslâmî Mücadeleyle ilgili sözler söylediğiniz zaman, onların "evladım olur olmaz yerde böyle konuşmayın, vallahi sizleri de asarlar" dediklerini görüyorsunuz.
Eski nesiller çok şeylere şahit oldular! Müslümanlardan binlercesinin devrimlere karşı oldukları gerekçeleri ile katledilmesine, sürülmesine, kendi vatanlarından hudut dışı edilişine şahit oldular. Rejimin, kurulduğundan beri, Müslümanı horlayan resmî edasına yıllarca tahammül ettiler. İçlerine öfkeler depoladılar. Bu öfkelerin patlama dönemlerine geldiği zamanlarda alınan korkunç tertipleri gördüler.