"Felsefe, kendisini akla dayanan nedenlerle, gerekçelerle meşrulaştırmaya çalışan bireysel, eleştirisel, refleksif, bütüncü ve tutarlı bir düşünme faaliyetidir."
Felsefe tarihinde her zaman çok nefis anlar olmuştur ve en keyifli anlardan biri, aklın aşırı ucunun, yani en uç noktasına vardırılmış ras- yonalizmin vardığı sonuçların bir tür çılgınlık üretmesi, bir tür deli- likle kavuşmasıdır. O zaman böyle bir kortejle, defileyle karşılaşırız - orada aklı başında olmak aklın ucuna kadar vardırıldığında çıldırır, ama bu çılgınlık en saf deliliğin çılgınlığıdır. Bireysel mefhumların her birinde -eğer yüklemin ozne mefhumuna dahil olduğu doğruysa-de- mek ki her bireysel mefhumun bütün dünyayı ifade etmesi, dışavur- ması lazımdır ve bütün dünyanın kavramların her birinde içerilmiş ol ması gerekir.
Eski Yunanlılar üç büyük kabileden oluşmuştur;
Köy kökenlilerin oluşturduğu Eolia'lılar, güneyde oturan ve asker kökenlilerin oluşturduğu Doria'lılar (Ispartalılar bu boydandır), tüccar ve denizci kökenlilerin oluşturduğu İonia'lılar.
Sümederin ve Babillilerin tapınakları aynı zamanda birer gözlem evi (rasathane) idi. Bu tapınaklarda ilk kez güneş ve ay tutulmalarının çizelgeleri düzenlenmiştir.
Fakat "Rigveda" denilen en eski bölümlerinde bile bazı felsefi düşüncelere rastlanır. Söz gelişi bu en eski bölümlerde bulunan ünlü bir beyitte "Tanrılar ve insanlar henüz yokken bu evrende acaba ne vardı?" sorusu sorulur.