Hem madem bir zalim ve vicdansız bir adam, birisini yere atıp ayağıyla onun başını kat'î ezecek bir surette davransa, o yerdeki adam eğer o vahşi zalimin ayağını öpse; o zillet vasıtasıyla kalbi başından evvel ezilir, ruhu cesedinden evvel ölür. Hem başı gider, hem izzet ve haysiyeti mahvolur. Hem o canavar vicdansız zalime karşı zaaf göstermekle, kendisini ezdirmeye teşci' eder. Eğer ayağı altındaki mazlum adam, o zalimin yüzüne tükürse; kalbini ve ruhunu kurtarır, cesedi bir şehid-i mazlum olur. Evet tükürün zalimlerin hayâsız yüzlerine!..
Daha sonra Gazze'yi mahalle mahalle, sokak sokak adımlamaya başladım. Ambargoya rağmen Gazze'de hayat bütün canlılığıyla devam ediyordu. Gazze'nin kıyı şeridine yeni balık çiftlikleri yapılmış ve İsrail saldırıları esnasında yanan zeytin, çilek ve portakal bahçelerindeki ağaçlar yeniden büyümeye, yeşillenmeye başlamıştı. Camiler yine hafızlık yapan küçük çocuklar ve genç davetçilerle doluydu. İnsanlar ambargo nedeniyle yaşadıkları zorluklara rağmen İsrail'e karşı direnmenin, boyun eğmemenin haklı gururunu yaşıyor ve bu durum her Gazzeli'nin yüzünden okunuyordu. Said Nursi Hz.'nin "Ekmeksiz yaşarım ama hürriyetsiz yaşayamam" sözü adeta bu şehirde hayat buluyordu.
Değerli mücahid kardeşim, kıymetli mücahide kardeşim, uyanın artık! Müslümanlara zulmettikleri yetmez mi! Ne zaman İslam' ın sizin yardımınıza ihtiyacı olduğunu anlayacaksınız!!
İslâm'a göre müslümanlar bir bedene benzer. Bedenin bir organı hastalandığında veya rahatsızlandığında diğer organlar da bundan etkilenir ve acı duyar. Tıpkı bunun gibi, birinin derdi oldugunda müslümanların hepsinin canı yanar.