“Eskisi gibi gerçek, masumca sevgiler lazım şimdiki zamana. Mektubunu okusan defalarca,cebinde taşıdığın fotoğrafına baksan bile özlemini doyuracak. Gerisi boş…”
Şunu anlatmak istiyorum; mesafe denilen şey yalnızca rakamlardan ibarettir. Bir bilettir ve sadece bir gidiştir. Mesafelere rağmen sevmek, her baba yiğidin harcı da değildir. Bir insan burnunuzun dibinde de olsa, kilometrelerce uzakta da olsa, bunun hiçbir önemi yok. Olmayınca burnunun dibinde olsa da olmuyor. Buna en güzel kanıt; uzağındayım diye beni sevmeyen insanın, sırf yanı başında diye hayatına aldığı, sonra yine de bir şeylerin olmadığı ve ayrılığı tattığı bu hikâye olsun. Bu hikâye mesafelerin sevmeye, sevilmeye ve gerçekten bir ilişki yürütmeye engel olduğunu düşünenlere armağan olsun.
Eğer beni seviyorsan, bunu bana itiraf etme,
bu beni mutlu etmediği gibi senden uzaklaştırır! Sevgi sözcükleri beni etkilemez.
Eğer beni seviyorsan, beni bekle ve ben en doğru zamanda kapınızı çalacağım. Beni kendinden uzak tut; ben sana yaklaşmış olurum. Eğer bana yaklaşırsan senden uzak dururum. Sevme beni, ben senin sevgide cahil kalmanı
"Bir kadını sırf güzelliği için sevmek mümkün mü? Bu bir heykeli sevmek gibi bir şey olmaz mı?" diye sorar Tolstoy. Victor Hugo da onu şöyle destekler: "Sadece bedenleri, şekilleri, görüntüleri sevenlere ne yazık. Ölüm her şeyi yok edecek; ruhları sevmeyi deneyin.."