Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
MUS’AB BİN UMEYR RADIYALLÂHÜ ANH
Mus’ab bin Umeyr (r.a.), Ashâb-ı Kirâm’ın büyüklerinden, ilk Müslüman olanlardan ve İslâm’a çok büyük hizmetlerde bulunan Kur’ân-ı Kerîm muallimi bir zâttır. Mus’ab bin Umeyr (r.a.), zengin, hâli vakti yerinde olan bir aileye mensuptu. Anne ve babası, onu çok severlerdi. Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin, insanları İslâm’a davet ettiğini duyunca,
Bilal-i Habeşî (ra)
HABEŞLİ İLK MÜSLÜMAN: BİLAL-İ HABEŞÎ Bi’setten otuz yıl önce doğan ve Habeşî (Etiyopyalı) lakabıyla şöhret bulan Bilal-i Habeşî, Arabistan’ın batısında yer alan Serât’ta (veya Mekke’de) Habeşli bir köle olarak doğdu. O, annesi Hamâme’ye nispet edilerek Bilâl b. Hamâ- me olarak da anılmıştır. Peygamber Efendimizin “Habeşli Müslümanların ilki” olarak tavsif ettiği Bilal-i Habeşî, İslam’ı kabul etmenin bedelinin çok ağır olduğu Mekke’de iman ettiğini açıkça söyleyen ilk yedi kişiden biridir. Bilal, Resûl-i Ekrem vefat edene kadar yanından hiç ayrılmadı. Onun ab- dest suyunu tutar, sütre olarak kullandığı harbeyi (mızrak) taşır, savaşlarda özellikle geceleri korumalığını yapar, gündüzleri ise gölgelenmesini sağlar, yemeğini hazırlar, talimatlarını halka duyurur, onun emriyle bazı ödeme- ler yapar, ganimetleri dağıtır, Medine dışından gelen heyetleri ağırlar ve esirleri muhafaza ederdi. Bilal-i Habeşî, Allah Resûlü’nden 44 hadis-i şerif rivayet etmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı
Reklam
Abdullah bin Mesud (ra)
İLİMDE BİR DERYA: ABDULLAH B. MES‘ÛD Vahyin inişini en yakından gözlemleyen sahabilerden biri olan Abdullah b. Mes’ûd, Kur’an ve sünnet bilgisi bakımından üstün bir konuma sahipti. Resûlullah’ın “Kur’an’ı şu dört kişiden öğrenin.” (Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân, 8) dediği sa- habilerden biriydi. Sesinin güzelliği ve okuyuşundaki heyecan kendisini daha da ayrıcalıklı kılıyordu. “Kur’an’ı nazil olduğu günün heyecanıyla okumak isteyen kimse, İbn Ümmü Abd’in (İbn Mes’ûd) kıraatıyla okusun.” buyur- muştu (İbn Hanbel, Müsned, I, 26) Hz. Peygamber ve bir gün ondan Kur’an dinlemek istemişti. “Ya Resûlallah, Kur’an size indirilmişken, ben mi size okuyayım?” diyerek şaşırınca, “Evet, Kur’an’ı başkasından dinlemeyi de çok seviyorum.” demişti. Nisâ suresinden bir bölüm okuyan Abdullah’ı (ra) huşuyla dinleyen Efendimiz, “Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman, bakalım onların hâli nice olacak!” (Nisâ, 4/41) mealindeki ayete geldiğinde gözyaşlarını tutamamıştı (Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân, 33). Diyanet İşleri Başkanlığı
Hz. Hatice Annemiz (ra)
VEFAKÂR EŞ: HZ. HATİCE Fedakârlığın ve vefakârlığın en güzel örneğidir Hz. Hatice validemiz. Resû- lullah’ın ilk eşi, ümmehâtü’l-müminînin ilkidir o. Tevhide davette tam bir teslimiyetin simgesidir. Allah Resûlü’ne iman eden ilk mümine, inananlar arasında Allah Resûlü ile namaz kılan ilk kadındır. Hz. Hatice çok güçlü ve köklü bir ticari geleneği olan Mekke çevresinde yetişmiştir. Böylece kendisi ticaretle uğraşma imkânı bulmuştur. Peygamberimizle de ticaret vesilesi ile tanışmış ve evlenmiştir. Sevgili Peygamberimiz ile Hz. Hatice’nin evliliği büyük bir muhabbet ile başlamış, bu süre zarfında birbirlerine karşı son derece vefalı, hoşgörülü ve saygılı davranmışlardır. Hz. Hatice risaletten önce de risaletten sonra da Peygamberimizden maddi ve manevi desteğini hiçbir zaman esir- gememiş, ona hayırlı bir eş olmuştur. Vefa Peygamberi onu hiç unutamamış- tır. Vefatından sonra dahi ondan bahsederken yüreği titreyen Resûlullah’ın Hz. Hatice’ye olan büyük sevgisi ve vefası her zaman dikkat çekmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı
Cafer Bin Ebi Talip (ra)
ZÜ’L HİCRETEYN: CAFER B. EBÛ TÂLİB (RA) Müşriklerin eziyetlerinden ötürü öz yurtlarını terk etmek durumunda kalan müminlerden bazıları Habeşistan’a doğru yola koyuldular. Resûlullah, bu kutlu yolculuğa çıkacak ikinci kafileye amcasının oğlu Cafer b. Ebû Tâlib’i başkan tayin etti. Cafer (ra), Habeşistan’da başkanlık görevini hakkıyla yerine getirerek müminleri en güzel şekilde temsil etmişti. Burada kaldıkları sürece onları kimse rahatsız etmedi. Resûlullah, Müminlerin Medine’de huzurlu bir yaşantıya kavuşmalarının ardından hicretin yedinci yılında Habeşistan Kralı Necâşî’ye yazdığı bir mektupla onların geri gönderilmesini istedi. Bunun üzerine Cafer (ra) Medine’ye hicret etmişti. Ashab arasında cömertliğiyle meşhur olup “Ebü’l-mesâkîn (muhtaçların babası)” diye anılan Cafer b. Ebû Tâlib bundan böyle “Zü’l-hicreteyn (iki hicret sahibi) ismiyle şöhret buldu. Fakat ashabla birlikteliği çok üzün sürmedi. Cafer (ra) bir yıl sonra Bizans’la yapılan Mute Savaşı’nda henüz kırk yaşındayken şehit düştü. Diyanet İşleri Başkanlığı
Ümmü Seleme (r.anha)
İSLAM’A ADANMIŞ BİR ÖMÜR: ÜMMÜ SELEME (R.ANHA) Ümmü Seleme, eşi ile birlikte Hz. Peygamber’in davetine uyarak ilk Müslümanlardan olmuştur. Beş yıl boyunca türlü eziyetlere katlandıktan sonra çareyi, Habeşistan’a göç eden ilk Müslüman gruba katılmakta buldular. İnançlarını serbestçe yaşayabilmenin huzuru gurbetin acısını bir nebze unuttursa da Mekkeli müşriklerin Müslüman oldukları haberi üzerine memleketlerine geri döndüler. Ümmü Seleme, Akabe biatlarından bir yıl önce kocasıyla beraber Medine’ye hicret etmek üzere yola çıktıysa da eşinin ailesi izin vermedi. Bunun üzerine eşi Ebû Seleme yolculuğuna devam ederken Ümmü Seleme ise ancak bir yıl sonra ve yalnız başına Medine’ye hicret edebildi. İslam uğrunda geçen bir hayat içerisinde ‘müminlerin annesi’ olmakla şereflenen Ümmü Seleme’nin Hudeybiye’de Hz. Peygamber’e tavsiyede bulunması, problemlere anında çözüm bulabilme yeteneğine işaret eder. Okuma-yazma bilmesi, şiir söylemesi, hadis rivayet etmesi ve fetva vermesi de zeki ve akıllı olduğunu gösterir. Diyanet İşleri Başkanlığı
Reklam
...Sanki Bursa bu ruhaniyetin tesirini damarlarına kadar çekmiş de asırlar boyu aynı lezzeti yitirmemiş. Hissettiğim manevi hava, iliklerime kadar işliyor, adımlarıma, düşüncelerime, niyetlerime istikamet veriyor.
Mümine Ferhan İbiloğlu
Mümine Ferhan İbiloğlu
İnsan Ve Hayat Dergisi-168 (Şubat 2024)
İnsan Ve Hayat Dergisi-168 (Şubat 2024)
"Selman (r.a.) bizdendir"
Herkes dağıldığında Rasûlullah efendimiz ( s .a.v.) mescitte onunla ne konuşurdu? Validelerimizin bile gipta ettiği bu bağlılık ve muhabbet, kim bilir ne saadetli şeydi. Selmânü'l- Hayr, Allah Resulü'nün saçlarını tıraş etmek nasibine ulaşan o mübarek insan. 250 küsur yıl süren ömrünün ekseri, onu aramak ile geçmiş, bu vaktin son demlerinde vuslat hasıl olmuş. Keşişin hayal ettiği gibi onunla omuz omuza bulunmuş. Allah Resulü'ne (s.a.v.) yoldaş, Ebu'd-Derdâ (r.a.) Hazretleri'ne kardeş.
Gelen yolcuya bakarlar. Kimsenin tanımadığı bu insanı görenlerin göz pınarları dolup taşar. On, on iki adım kala Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) mübarek kollarını açarak: "Gel Selman gel, çok aradın... Aradığını buldun!" der.
Selmanı Farisi (r.a)Kitabı okudu
Vuslat ile gelen selamet
Mısırdaki efendisi onu Medine'deki amcaoğluna satar. Oraya vardığında, hurma ağaçlarını görünce heyecanlanır, ancak köle olduğu için araştırıp da Allah Resulü'ne (s.a.v.) dair bir iz bulamaz. Bir gün hurma bahçesinde çalışırken efendisinin yanına bir başka akrabası gelir, hasbihal etmeye başlarlar. "Yahu şu Kayleoğulları (Medineliler) ne işler eder? Mekke'den Muhammed (s.a.v.) isminde biri, peygamber olduğunu söylemiş, bizim Kayleoğulları da etrafına toplanmış, onu dinlerler. Böyle iş mi olur?" Bunu işitince elindekiler düşer, "Ne dedin, ne dedin?” diye misafirin yanına koşar. O ise hiddetlenir. İşine bakmasını söyler.
Reklam
Vefatı ve Kabr-i Şerifleri
Selmân-ı Farisi ( r ,a.) Hazretleri uzun ömür yaşayanlardandır. Hazreti Osman'ın (r.a.) halifeliği devrinde hastalanmış, Hicretin 33. (M.654) senesinde iki yüz elli yaşında Medâin'de âhirete irtihal etmişlerdir. Osmanlılar devrinde büyük ehemmiyet verilen Selmân-ı Farisî ( r ,a.) Hazretleri'nin türbesi, Dördüncü Murad Han tarafından yeniden yaptırılmıştır. Bu türbenin etrafında zamanla oluşan kasaba da Selmân-ı Pak diye anılmıştır.
Mübarek Sözlerinden
"Beni üç şey çok güldürmüş, üç şey de çok ağlatmıştır: Ölüm kendisini istediği halde dünyayı arzulayana, kendisi unutulmamış (hesaba çekilecek olan) gâfile ve Rabb'ini gadablandırdığını ya da râzı ettiğini bilmeden kahkaha ile gülene gülmüşümdür. Üç şeye de ağlamışımdır: Resûlüllah'dan (s.a.v.) ve Ashâb'ından ayrı kalmaya, kabirden kalktığım zamanki korkuya ve cennete veya cehenneme gideceğimi bilmeden Rabb'imin huzurunda beklemeye."
Selmanı Farisi (r.a)Kitabı okudu
Selmân-ı Fârisî (r.a.) Hazretleri
Silsile-i Sadat'ın ikinci halkası olan Selmân-ı Farisî ( r .a.) Hazretleri, Ashâb-ı Kirâm'ın büyüklerindendir. Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) sohbetleri şerefiyle en yüksek kemal mertebesine kavuşmuştur. Hz. Ebû Bekir'e ( r .a.) hususi bir nisbeti vardır.
129 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.