Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
PEYGAMBER ﷺ AŞIKLARI Uzun boylu, beyaz renkli, yüzünde benek benek pırıldayan nûr. Gören gözleri kamaştıracak kadar da güzel ve yakışıklı... İslâm’ın saadet kadrosuna ilk girenlerden. Ve diğer sahabîler gibi zuiüm topuzuna hedef olanların ilklerinden... Allah Resulünün bağrı yanık sevdâlılarından... Hem öyle bir sevdâ ki, ateşler bile onu
İnsanın en Birinci Üstadı ve te'sirli muallimi onun vâlidesidir
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
Sahabîler Ansiklopedisi
Sahabîler Ansiklopedisi
Reklam
Hz. Sevde dünyaya fazla gönül vermezdi. Eline geçenlerden, ihtiyaçtan fazlasını fakirlere sadaka olarak verirdi. Bir gün Hz. Ömer harcaması için kendisine çok miktarda para göndermişti. İlk anda bunun para olduğunu anlayamadı. "Bu nedir?" diye sordu. Para olduğunu söylediler. "Hurma mıdır ki, bu kadar çok göndermiş" dedi ve hepsini dağıttı. Hz. Sevde Hicretin 54. yılında Medine'de Muaviye'nin (r.a.) hilâfeti esnasın da yüz küsur yaşında iken vefat etti. Allah ondan razı olsun.
Sayfa 724Kitabı okudu
Esma Binti Yezid radıyallahu anha Mus'ab bin Umeyr radıyallahu anhın elinde Müslüman alan ilklerdendir. Büyük sahabi Muaz bin Cebel'in amca kızıdır. Peygamber aleyhisselamın huzuruna çıkıp açık seçik sorular sormasıyla meşhurdu. Bir defasında evinin etrafında iken Peygamber aleyhisselam evlerinin önünden geçmiş ve orada bulunan kadınlara şöyle
Âişe bint-i Ebî Bekir (r.anha)
Re­sû­lul­lah, Tebük ve Hayber Seferi’nden dönüyordu. Evin ön kısmında bir ör­tü vardı. Esen rüzgâr örtüyü kaldırmış, arkasında Hz. Âişe’nin çocukluğundan kalan oyuncakları meydana çıkmıştı. Bu sebeple aralarında şöyle bir konuşma geçti: “Ey Âişe, bunlar da ne?” “Kızlarım.” Fakat aralarında iki kanatlı bir de at bulunuyordu. Re­sû­lul­lah onu kastede­rek: “Peki aralarındaki şu nedir?” “Bir at.” “Ya üzerindeki?” “Kanatları.” “Kanatlı at olur mu?” “Duymadın mı, Hz. Süleyman’ın kanatlı atı vardı!” Re­sû­lul­lah bu cevap üzerine, mübarek dişleri görününceye kadar tebessüm etti.[9]Bu aynı zamanda Hz. Âişe’nin zekâsına ve kültürüne işaret eden bir cevap­tı. Hz. Âişe ilim ve zekâsı ile temayüz etmiş, Re­sû­lul­lah’ın (a.s.m.) vefatından sonra Sahabe’nin mercii olmuştu.
Sayfa 730Kitabı okudu
Âişe bint-i Ebî Bekir (r.anha)
Hz. Âişe, hassas bir mizaca sahipti. İnsanlık icabı zaman zaman sinirlenir ve kızardı. Kızdığında bunu Re­sû­lul­lah’a olan hitap tarzıyla ortaya koyardı. Bir defasında Resûl-i Ekrem (a.s.m.), “Ey Âişe, senin kızdığın ve memnun olduğun zamanları ben bilirim.” buyurdu. Hz. Âişe, “Nasıl biliyorsun, yâ Re­sû­lal­lah?” diye sordu. Peygamberimiz, “Memnun olduğun zaman ‘Muhammed’in Rabb’ine’ diye ye­min ediyorsun. Kızdığın zaman ise İbrahim’in Rabb’i hakkı için.’ diyorsun!” Hz. Âişe validemiz, Peygamberimizi sevindiren ve ona olan saygısını ifade eden şu mukabelede bulundu: “Evet, yâ Re­sû­lal­lah, vallahi öyledir. Fakat ben sinirli olduğum zamanlarda sadece sizin isminizi dilimden bırakırım, sevginiz ise daima gönlümde ya­şar.”[7]
Sayfa 729Kitabı okudu
Reklam
Âişe bint-i Ebî Bekir (r.anha)
Tâbiîn’den Hz. İshak’ın gözleri görmezdi. Hz. Âişe onu kabul ettiği zaman ba­şını örterdi. Bir gün İshak, Hz. Âişe’ye “Ben âmâ olduğum hâlde benim yanımda örtünüyormuşsun. Hâlbuki benim sizi görmeme imkân yok!” demişti. Hz. Âişe, “Evet, sen beni görmüyorsun, fakat ben seni görüyorum!” diye cevap vermiş­tir. Hz. Âişe kimseyi incitmez ve fenalık etmezdi. Binlerce hadis rivayet ettiği hâlde, onun birisi hakkında fena bir söz söylediği vaki değildir.
Sahabîler Ansiklopedisi
Sahabîler Ansiklopedisi
Âişe bint-i Ebî Bekir (r.anha)
Re­sû­lul­lah (a.s.m.) bir gün eve dönmüş, Hz. Âişe’nin başının şiddetle ağrıdı­ğını gör­­müş idi. Hz. Âişe ağrının şiddetinden “Vah başım, vay başım!” diyordu. Bunun üze­­rine Re­sû­lul­lah kendisine, “Ne ehemmiyeti var Âişe? Eğer benden önce vefat edersen seni kendi elimle teçhiz eder, tekfin eder, namazını kılarım.” diye latife etti. Hz. Âişe “Yoksa ölmemi mi istiyorsun?!” dedi. Bunun üzerine Re­sû­lul­lah (a.s.m.), “Ey Âişe! Senin başının ağrısı geçicidir. Asıl baş ağrısı benimkidir ki, ondan kurtuluşum yoktur!” diyerek kendisinin ve­fat edeceğini haber verdi.[16]Sonra da Hz. Âişe’nin evinde kalmak için diğer ha­nımlarından izin istedi. Başını onun göğsüne dayadığı hâlde ruhunu Rahmân’a teslim etti. Ve onun odasına defnedildi.
Sahabîler Ansiklopedisi
Sahabîler Ansiklopedisi
Ümmü Habibe (r.a.)
Bahtiyar o kadın ki, kocasının diyanetine bakıp "ebedi arkadaşımı kaybetmeyeyim" diye takvaya girer. Bediüzzaman
Sahabîler Ansiklopedisi
Sahabîler Ansiklopedisi
Meymûne bint-i Hâris (r.a.)
Şu dâr-ı dünya, meydan-ı imtihandır ve dâr-ı hizmettir. Lezzet ve ücret ve mükafat yeri değildir. Bediüzzaman
Reklam
Allah'la aldanan aldanmaz.. Hz. Ömer r.a
Serdar Tuncer
Serdar Tuncer
Bir Müslüman için öncelikli hedef, Allah'ı razı etmek ve Allah'tan razı olmaktır. Bu rızanın nasıl elde edileceğinin en güzel örneği hiç şüphesiz Peygamber Mektebi'nin talebeleri olan sahâbe neslidir. O nesil, beşerin neler yapabileceğini gösteren en güzel numunedir. O nesil, belirlenmesi gereken hedeflerin hangileri olması gerektiğini öğreten bir medresedir. O nesil, her türlü olumsuzluğa ve ağır imtihanlara karşı bir ümit ve çözüm kaynağıdır. O nesil, doğru yolda nasıl doğru yürüneceğinin en güzel örnekleridir. O nesil, her daim amellerimizi kontrol edeceğimiz bir mihenk taşıdır. Hal böyle olunca bize düşen ayette beyân buyurulduğu gibi “ihsan üzere onlara tabi olmaktır."
Özellikle son ifadelerin üzerinde biraz durursak, şunu söylemek durumunda kalırız: Sahâbe nesli, ideal kulluğun ne olduğunu yaşadıkları hayatlarla ortaya koydukları için "İnsanlığın Aynaları" oldular. O aynaya bakan hem kendini hem onları görecek ve onlardan doğru olanı öğrenerek ve kendisine çeki düzen verecek.... Böylece eksikler
Şâhidlerin Dilinden Mesrúk b. Ecda (v.63/683) diyor ki: "Ben Efendimiz'in (sas) ashâbının birçoğunu gördüm ve onlarla beraber zaman geçirdim. Onların hali aynen şuna benzer: Hani susuzluktan sinesi çatlayan toprağa yağmur yağar da o toprak alabildiğince suyu içerisine alır, gerisi ise tertemiz bir halde toprağın üstünde kalır. Sonra o kalan su, suya ihtiyacı olan canlılardan birini, ikisini, onunu, yüzünü sular. Hatta onlardan bazılarının üstlerinde ki su arzın tamamını yetecek gibi olur. İşte sahâbe nesli böyle bir nesildir. Onlar Efendimiz'den (sas) aldıkları mesajları önce içlerine almış, o mesajları içselleştirmiş, sonra da durumlarına göre ümmeti o mesajlarla sulamışlar yani nasiplendirmişlerdir." [Zehebi, et-Tefsir ve'l-Müfessirûn, 1, 36]
Sayfa 28 - siyer yayınlarıKitabı okudu
Şâhidlerin Dilinden Abdullah b. Ömer'e: "Allah Resûlü'nün ashâbı güler miydi şakalaşırlar mıydı?" diye sorulunca dedi ki: "Evet gülerlerdi şakalaşırlardı, ancak onların kalbindeki iman dağlardan daha büyüktü." dedi." [Ebû Nuaym, Hilyetü'l-Evliyâ, I, 311]
131 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.