h

Hüznüm

Ben çok öldüm sizin görmediğiniz kederlerimde Kaç kere toprağa verdim kendimi Ardımdan bir fatiha üç lanet okuyarak Ayakta kalmak zorunda oluşumu Güçlülük sanıyorlar Dik tuttuğum başım artık ağır geliyor Annemin gidemediği yerden Gidemiyorum ben de Kızım bakamıyor canımın acıdığı yerden Kızdığı yerde ömrümün kırıklıkları Sustuğum yerde konuşamadıklarım Kaldığım yerde kaçamadıklarım Ağrılarım hep aynı yerden başlıyor Kahrolduğum yerde çarptığım kapılar Yıkılan duvarlarım aynı yerde Aynı yerde tükürdüm Ağzımda beklettikçe tiksindiğim küfürlerimi Rahman’a kırgın bir yanım Bir yanım O’ndan başka gidecek yer bulamıyor Sonum nerde, nasıl, ne zamandır bilmem Bir yanım bu dünyaya küskün gidiyor… Piraye 🍂
Hüznüm’le ben, karşılıklı konuştuğumuzda, günlerimiz kanatlanır, gecelerimiz düşlerle dolardı, çünkü Hüznüm güzel konuşurdu ve ben de Hüzün sayesinde güzel konuşurdum.
Reklam
Ve Hüznüm’le ben, sevdik birbirimizi; bizi kuşatan dünyayı da sevdik, çünkü Hüznüm’ün müşfik bir kalbi vardı ve benim kalbim de Hüzün sayesinde müşfikti.
“Ben bütün hüzünleri denemişim kendimde Canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını…”
Dünya Değildir Seni Aldatan.. Sensin Dünyaya Aldanan..✔️
Ve sonra; Sildim, silmeye kıyamadığım ne varsa..
Reklam
İçimde kendime de izah edemediğim karışık ve üzücü bir takım hisler belirmişdi.