"Eşim Almanya'ya gidiyorum dediğinde hiç ses etmedim. Adını ilk defa duyuyordum. Yolculuk trenle üç gün sürüyor dediği o an anladım. Demek benden bu kadar uzağa gidiyordu.
"[...] tanımadığı insanların önünde çırılçıplak soyunmasını istemelerinin yarattığı utanç,
komut veren görevlilerin konuştukları anlaşılmaz dil, testlerin anlamı, vücutlarına keçeli kalemle yazılan sayılar, odanın katı hendesesi, erkek gibi tulum giymiş kadınlar, ne olduğunu bilmediği sıvı ilaçların kokusu, kendisi gibi bir sürü insanın sessizliği, çoğunun yüzünde, dinginlik içindeki ya da dua eden kimselerinkine benzemeyen o içe dönük bakış..."
Sayfa 14 - John Berger, Yedinci Adam, 1975, s. 56Kitabı okudu
Gurbet yolu böyle. Sanki dikenli tellerin arasından geçiyormuş gibi bir yolculuk bu. En iyisi yine dönüş yolunu düşünmek. Ne zaman gerçekleşeceği, hangi trenin, kaçıncı seferiyle olacağı henüz bilinmeyen o uzak yolculuğu düşlemek.
20:30. Tren Uzunköprü'de. Duygular ne çabuk değişiyor. Trenin koridorlarında bu kez daha önce hiç yaşamadıkları, içlerine hiç oturmamış olan bir hissiyat dolaşmaya başlıyor.
Burası vatanlarını son kez görecekleri yer.