artık hiçbir şey istememek. bekleyecek bir şey kalmayana kadar beklemek. avare dolaşmak, uyumak. kalabalıkların, sokakların seni sürüklemesine seyirci kalmak. su oluklarını, parmaklıkları, kıyılar boyunca akan suyu izlemek. rıhtımlar boyunca gitmek, duvarların dibinden yürümek. zaman kaybetmek. tüm tasalardan, sabırsızlıktan kurtulmak. arzulamayan, gücenmeyen, isyan etmeyen biri olmak.
Tanrı biliyor ya! Çoğu zaman bir daha uyanmama isteğiyle, hatta bazen bir daha uyanmama umuduyla yatıyorum yatağıma; sabah gözlerimi açıp da güneşi gördüğümde içerliyorum. Ah, keşke huysuz biri olsaydım da suçu havaya, öbür insanlara ya da başarısız girişimlerime atabilseydim, o zaman bu isteksizliğimin dayanılmaz yükü, yarı yarıya hafiflemiş olurdu. Vay halime! Fazlasıyla hissediyorum ki, bütün suç yalnızca bende.