Aristoteles de hepsinden önce, insanların yaradılıştan eşit olmadıklarını, kimisinin köle, kimisinin de efendi olmak için dünyaya geldiklerini söylemişti.
Toplumla ilgisi bakımından hem genel, hem özel olan din, bir de insanın dini ve yurttaşın dini diye de ikiye ayrılabilir. Birincinin tapınağı, sunağı, törenleri yoktur; yüce Tanrı’ya salt içten bir tapınıştır ve yüksek ahlak ödevleriyle sınırlıdır; bu din, İncil’in esinlendiği temiz ve sade din, gerçek tanrıcılık, doğal Tanrı hukuku diyebileceğimiz şeydir. İkincisi ise, bir tek memlekette geçer ve o memlekete tanrılarını, ermişlerini, koruyucu meleklerini sağlar; onun da dogmaları, ayinleri, yasalarla belirtilen dış törenleri vardır; onu kabul eden ulustan başkası onca imansızdır, yabancılar barbardır. Mihrapların ötesinde insanlar için ne hak tanır, ne ödev. İşte, ilk kavimlerin dinleri böyleydi; bu dine de toplumsal ya da pozitif din hukuku diyebiliriz.
Modern siyaset felsefesinin en önemi kuramcılarından biri olan Rousseau 18.Yüzyılda yazdığı bu eser ile hâlâ güncelliğini ve evrenselliğini koruyor...
İnsanlığın ilk toplumsallaşması ve ilk siyasal düzenleri kurmasından beri birey-toplum ve devlet arasındaki olgular tartışıla gelmiştir. Rousseau ise "Toplum Sözleşmesi" adlı bu eseri ile bu konuda önemli bir dönüm noktası olmuştur.
Bireyin ilk toplumsallaştığı aile düzeninden büyük devlet yapılarına kadar olan süreci derleyen Rousseau, bu ilişki bağlamındaki siyaseti gerek doğadan ve gerek medenileşme süreci ile öğrendiğimiz kavramlar üzerinden tartışarak açıklıyor. Politika üzerine yazılmış deneme türündeki bu eser muhakkak okunmaya değer...
Toplum SözleşmesiJean-Jacques Rousseau · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201914bin okunma