Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Jean Jacques Rousseau

Profil
Aristoteles de hepsinden önce, insanların yaradılıştan eşit olmadıklarını, kimisinin köle, kimisinin de efendi olmak için dünyaya geldiklerini söylemişti.
Sayfa 6 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İnsanın ilk uyacağı yasa, varlığını korumak; yapacağı ilk şey de, kendine borçlu olduğu özeni göstermektir.
Sayfa 4 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
İnsan özgür doğar, oysa her yerde zincire vurulmuştur.
Sayfa 4 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Adalet ve fayda birbirinden ayrı düşmesin diye, hakkın onayladığı çıkarın gerektirdiğiyle uzlaştırmaya çalışacağım.
Sayfa 3 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Zor iş, zamanında yapmamız gereken fakat yapmadığımız kolay İşlerin birikmesiyle meydana gelir.
Reklam
En korkunç yalnızlık, bana ihanet ve kinle beslenen kötü bir toplumsal yaşamdan daha tercih edilir göründü.
136 syf.
9/10 puan verdi
Modern siyaset felsefesinin en önemi kuramcılarından biri olan Rousseau 18.Yüzyılda yazdığı bu eser ile hâlâ güncelliğini ve evrenselliğini koruyor... İnsanlığın ilk toplumsallaşması ve ilk siyasal düzenleri kurmasından beri birey-toplum ve devlet arasındaki olgular tartışıla gelmiştir. Rousseau ise "Toplum Sözleşmesi" adlı bu eseri ile bu konuda önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bireyin ilk toplumsallaştığı aile düzeninden büyük devlet yapılarına kadar olan süreci derleyen Rousseau, bu ilişki bağlamındaki siyaseti gerek doğadan ve gerek medenileşme süreci ile öğrendiğimiz kavramlar üzerinden tartışarak açıklıyor. Politika üzerine yazılmış deneme türündeki bu eser muhakkak okunmaya değer...
Toplum Sözleşmesi
Toplum SözleşmesiJean-Jacques Rousseau · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201913,9bin okunma
Toplumsal hoşgörüsüzlükle dinsel hoşgörüsüzlüğü birbirinden ayıranlar bence yanılıyorlar. Bunlar birbirinden ayrılmazlar. İnsan cehennemlik saydığı kimselerle barış halinde yaşayamaz; onları sevmek, onları cezalandıran Tanrı’dan nefret etmek demektir; bunları ya kesin olarak imana getirmek ya da tedirgin etmek gerekir. Bu hoşgörüsüzlüğün kabul edildiği yerde toplumsal bir etki olmaması düşünülemez.
Sayfa 134
Ayrıca, herkes canının istediği görüşü benimsemekte özgürdür; egemen varlığın bunu bilip öğrenmeye hakkı yoktur: Çünkü öbür dünyada hiçbir yetkisi olmadığı için, uyruklarını orada bekleyen şey onu ilgilendirmez, elverir ki, bu dünyada iyi birer yurttaş olsunlar.
Sayfa 134
Reklam
Toplumsal birliği bozan her şey kötüdür; insanı kendi kendisiyle çelişme durumuna koyan kuramların hiçbiri beş para etmez.
Sayfa 130
Toplumla ilgisi bakımından hem genel, hem özel olan din, bir de insanın dini ve yurttaşın dini diye de ikiye ayrılabilir. Birincinin tapınağı, sunağı, törenleri yoktur; yüce Tanrı’ya salt içten bir tapınıştır ve yüksek ahlak ödevleriyle sınırlıdır; bu din, İncil’in esinlendiği temiz ve sade din, gerçek tanrıcılık, doğal Tanrı hukuku diyebileceğimiz şeydir. İkincisi ise, bir tek memlekette geçer ve o memlekete tanrılarını, ermişlerini, koruyucu meleklerini sağlar; onun da dogmaları, ayinleri, yasalarla belirtilen dış törenleri vardır; onu kabul eden ulustan başkası onca imansızdır, yabancılar barbardır. Mihrapların ötesinde insanlar için ne hak tanır, ne ödev. İşte, ilk kavimlerin dinleri böyleydi; bu dine de toplumsal ya da pozitif din hukuku diyebiliriz.
Sayfa 129
Romalılar yendikleri uluslara yasalarını bıraktıkları gibi, tanrılarını da bırakırlardı.
Sayfa 126
Her din onu kabul eden devletin sadece yasalarına bağlı olduğundan, bir ulusa dinini değiştirtmenin yolu onu sadece boyunduruk altına almaktı; bu yeni dinin rahipleri fatihler oluyordu; dinini değiştirme zorunluluğu da yenilenlerin alın yazısı olduğundan, bu konuda söz etmeden önce işe yenmekle başlamak gerekiyordu.
Sayfa 126
Paganlık döneminde her devletin kendine özgü dini ve tanrıları olduğu halde, nasıl oluyor da din kavgaları yoktu diye soracak olanlara derim ki, her devlet kendine özgü hükümeti ve dini olduğu için tanrılarını yasalarından ayırt etmezdi de ondan. Politik savaş aynı zamanda dinsel savaştı; tanrıların etki alanları ulusların sınırları dışına taşmazdı. Bir ulusun tanrısı, öbür uluslar üzerinde hiçbir hakka sahip değildi.
Sayfa 125
160 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.