Montaigne'ın, her biri altın değerinde olan denemelerine, tek bir ciltte sahip olabileceğiniz bir kitaptır. Denemelerinin konusu genel olarak insanoğlunun tabiatı üzerine işlenmiş, kısa ve öz yazılardan oluşuyor. Yazar, denemelerinde çoğu zaman insanoğlunun ne kadar aciz bir varlık olduğuna dikkat çekmeye çalışmış ve yer yer dalga geçmiştir.
Bir kısmında yazar, yazdıkları hakkında pek uzun vadeli şeyler olmadığını söylüyor daha çok güncel olayları ele aldığını söylüyor. Kitabı okuyunca görüyoruz ki 16. yüzyıl insanları ile günümüz insanları arasında öyle aman aman bir fark yokmuş. Montaigne günümüzde yaşıyor olsaydı cinnet geçirirdi sanırım.
Denemelerin kısa ve anlam dolu olması, kitabın kendini tekrar okunulabilir olmasını sağlıyor. Bu özelliği ile tam bir başucu kitabıdır kendisi.
Kitabı okurken beğendiğim yerlerin altını çize çize bir baktım ki karalama kitabına dönmüş :D
DenemelerMontaigne · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202054,6bin okunma
H. G. Wells'in yazmış olduğu bilimkurgu roman türünün ilk örneklerinden biridir. Ana karakterimiz olan zaman yolcusu, zamanda yolculuk yapıp rastgele bir şekilde 802701 yılına seyehat ediyor. Burada doğal olarak insanoğlu medeniyetinin çok ileri bir seviyede olabileceğini düşünüyor, fakat gel gör ki akıllara durgunluk verecek bir ilkellik ile karşı karşıya kalıyor.
Kitap çok akıcı ve okurken yarıda bırakırsanız aklınız hep kitapta kalıyor. Kitabın bu kadar akıcı ve sade dille yazılmasında, çevirmenin de büyük rol oynadığını düşünüyorum. Çevirmenin notları, tam da nokta atışı terimleri açıkladığından aklınızda bir soru işareti kalmıyor.
Celal Üster
çağının ötesinde bir kitap ve sanırım uzun yıllar boyunca bir klasik olarak kalmaya devam edecek.
Zaman MakinesiH. G. Wells · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201928,8bin okunma
Bir delinin anı defteri: Bu öykünün tüm kısımları güldürdü fakat sonlara doğru içim öyle bir parçalandı ki anlatamam...
Kitaptaki öykülerin hepsi birbirinden güzel kısa öyküler. Genel olarak deli insanların penceresinden bakıyoruz gelişen olaylara. Deliren insanlar ve delirdiklerinin farkına bile varmamaları. Ama biz okuyucular okurken bir süre sonra bir şeylerin ters gittiğini anlayabiliyoruz. Her öykünün sonunda sizi düşüncelere daldırıyor yazar.
Adam kadına karşılıksız bir sevgi ile bağlı. Kadını sevmek adam için bir takıntı haline gelmiş. Onu hem evladı gibi seviyor, hem kadim bir dostu gibi seviyor, hem de aşıkmış gibi seviyor.
Kadının da çok acıklı bir hayat hikâyesi var; altın çağı olarak bahsettiği çocukluk yıllarını mektuplarında okuyunca insanın içi burkuluyor. Güzel bir köyde varlıklı bir ailenin çocuğuyken hayat onu fakirler şehri olan Petersburg'a düşürüyor. İster buna kader deyin ister kötü şans deyin.
Adam ise kıt kanaat geçinen zavallı bir memur olmasına rağmen, elinden geldiğince bu kadına yardım etmeye çalışıyor. Kadın onun için büyük bir motivasyon kaynağı ve yaşama sebebi.
En çok da bu adamın mektuplarında açık sözlü olması hoşuma gitti. Çünkü fakirlerin gururlu olmasını hazmedemeyen biri.
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 202361,9bin okunma
Tahmini olarak kitap 2070'li yıllarda geçiyor ve 2010'lu yıllarda çıkan bir salgın nedeniyle insanlar çok hızlı bir şekilde yok oluyorlar. Geriye sadece salgına bağışıklığı olan birkaç insan kalıyor. Fakat bu insanlar medeniyeti yeniden kuracak kadar donanımlı ve zeki insanlar olmadıkları için çok ilkel bir hayat sürmektedirler. Tabi Jack London'ı övmeden de geçemeyeceğim. Basit bir dille bu kadar etkili eserlere imza atması. Takdirlik.
Kızıl VebaJack London · Türkiye İş Bankası kültür Yayınları · 202032,3bin okunma
Baş kahramanımız gayet varlıklı ve hayatta tadabileceği her türlü zevki tatmış yaşamış biri. Fakat insanoğlunun fıtratında vardır, her şeye sahip olmak bir süre sonra hayatı çok sıkıcı bir hale getirir ve bir amaç kalmaz. İşte bu yüzden adını dahi bilmediğimiz kitabın baş kahramanı kendini canlı hissetmek için toplum içine karışır ve yeni zevkler arayışına girer. Kitabın dili sade, anlaşılır ve akıcı. Tavsiye ederim.
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023143,9bin okunma
Kitabın birinci kısmı:
Kitabın baş kahramanı sürekli rasyonalist insanlara göndermeler yapmaktadır. Kendisini rasyonalistleri eleştirmeye o kadar çok kaptırmıştır ki, bu eleştiriler kendisi ile gerçekleştirdiği sonu gelmez tartışmalara yol açar. (Monolog). İnsanlara "2+2"nin 4 olduğuna inanmama gibi bir seçeneğinin olduğunu belirtir fakat "2+2"nin asıl cevabını da okuyucuya veremez. İnsanoğlunun ahlak ve davranışlarının değiştirilebileceğini mantıksız bulur. Çünkü insan beyninin karmaşık ve komplike bir yapısı vardır. Kimin ne düşündüğünü ve nasıl davranmak istediğini asla bilemeyiz. Bir insan çektiği acıdan veya başkasına çektirdiği acıdan zevk de alıyor olabilir.
Kitabın ikinci kısmı:
Birinci kısım daha çok monolog şeklinde ilerlerken ikinci kısımda baş kahramanımız başından geçen birtakım olayları anlatıyor. Birinci kısma göre daha çok akıcı ilerlediğini söyleyebilirim. Ama birinci kısımdaki felsefeyi iyi sindiremediyseniz ikinci kısma geçmenizi önermem. Çünkü birinci kısımda baş kahramanımız ile bir bağımız oluyor, tıpkı onun düşündüğü gibi düşünüyoruz. İkinci kısımda da onu toplum içinde gözlemliyoruz. Tıpkı onun gibi düşündüğümüz için, sergilediği en basit eylemlerin bile bizim için anlamı derin oluyor.
Kitabı okumaya yeni başlayacaklar için tavsiyem; kitabı düz bir şekilde okumayın. Önemli bulduğunuz bazı yerlerin altını çizin ve bu altını çizdiğiniz yerleri defalarca okuyup üzerinde düşünün, tartışın. Kısacası kitabı hazmederek okuyun.
Keyifli okumalar dilerim.
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020128,1bin okunma
Zamanda yolculuk yapıp da bir zamanlar var olan fakat şuan unutulmuş o eski insanların dertlerine, sıkıntılarına, duygu ve düşüncelerine tanık olacaksınız. Bünyesinde 13 öykü 4 masal bulunduran ve her bir öykü ile masalın kısa olup fakat altından derin anlamlar çıkarılabilecek, tartışmaya açık konulara yer verilen, okuması keyifli bir kitap. Öykülerin her biri için ayrı birer kitap yazılabilir.
Sırça KöşkSabahattin Ali · Eftalya Yayınları · 201956,4bin okunma
Kısa bir kitaptı çoğu Stefan Zweig kitapları gibi. Kocasını aldatan Irene'nın yakalanma korkususnu anlatıyor. Hayatında her günü sıradan ve aynı olan Irene sırf heyecan yaşamak için kocasını aldatmıştır ve yaptığı hatayı da geçte olsa anlamıştır ancak hayatı dönemeyeceği bir çıkmaza girdiğinde pişmanlığın fayda etmediğini anlar.
Rachel aşırı dindar bir ailede yaşamaktadır. İlerde kiminle evleneceği, ne yapması gerektiği, nasıl giyineceği, ne yapmaması gerektiği babası ve bağlı oldukları kilise rahibi tarafından belirlenmiştir. Ona küçüklükten beri öğretilen şey iyi bir zevce olması, erkekleri tahrik etmemek için usturuplu giyinmesi ve hayattaki tek amacının eşine ve çocuklarına hizmet etmek olduğu dayatılmıştır. Rachel geleceğini düşündüğünde korkuya kapılıyor ve ailesinin dayattığı geleceği istemediğini hissediyordu ancak Tanrıya olan korkusu babasına uymasını ve kendine dayatılan şeyleri yapmasını sağlıyordu. Bir gün kasabadan kaçan Lauren'in bloğuna rastlar ve Tanrının ona verdiği yetenekleri kullanmasını istediğini, kendi hayatını kendisi belirlemesi gerektiğini fark eder. Bütün ailesini karşısına almak, yabancı hiç bilmediği bir dünyaya adım atmak onun için çok zor olacaktır.
Kitap çok iyiydi. Verdiği mesajlar, anlatılmak istenen olsun. Bazı insanların dini kullanarak nasıl bizi yönettiği ve dayatmalarla hayatımızı mahvetmemiz, başından beri doğru olarak bildiğimiz şeylerin yanlış olması... Çoğu dinde insanlar dini, aslında kendi işlerine gelen şekilde sunuyorlar bize. Kendimiz okuyup anlamak yerine başkalarının bize anlattığı şekilde uyguluyoruz. Kitap bana çok anlamlı geldi. Puan kırmamın sebebi ise kitabın çok erken bitmesi. Biraz daha uzun olmalıydı bence.
Sadece aşkı anlatmıyor kitap aynı zamanda azmi, hayallerinin peşinden gitmeyi ve vazgeçmemeyi de anlatıyor. Kitap gerçekten şuana kadar okuduğum en iyi kitaplardan biriydi hiç bitmesin istedim.
Jasmine eski buz pateni partneri Paul onu bıraktıktan sonra ve kendi hakkında artan kötü dedikodular yüzünden emekliliğe ayrılmayı düşünmektedir. Buz pateni onun için her şeydir ve dünya birincisi olmayı çok istemektedir ancak zamanla umudu da azalmaktadır. Bir gün en yakın arkadaşının abisi Ivan Lukov, aynı zamanda dünya şampiyonu. Partnerinin ara verdiğini ve Jasminin onunla bir sezon için partner olmasını teklif eder. Jasmine Lukovdan nefret etmektedir ancak bu onun için aynı zamanda çok cazip bir tekliftir.
Veronika yaşamdan hiç zevk almayan sabah kütüphaneye çalışmaya, akşam evine giden haftasonunun nasıl geçtiğini anlamayan ailesini memnun etmeye çalışan hayatının sıradanlığından sıkılmış bir genç kızdır. Hayattan hiç zevk almamasından dolayı intihar etmeye karar verir ve 4 kutu uyku hapıyla intihar eder. Ancak amacına ulaşamaz ve uyandığında kendisini bir akıl hastanesinde bulur. Doktorlar ona en fazla 1 hafta ömrünün olduğunu söylerler. Veronika bu haftada yaşamaya karar verir. Hiç kimseden çekinmez, istediği hareketleri yapar ve yaşadığını hissetmeye başlar. Bu onu korkutacaktır. Aynı zamanda bir tek Veronika'nın değil akıl hastanesindeki başka hastaların hikayelerinden de bahsedilmişti.