İşte böyle bir sultana ubudiyet ve imanla intisap etmek ve şu dünyada ona misafir olmak ne kadar âlî bir saadet, ne derece büyük bir şeref olduğunu kıyas et..
Bunun üzerine Âdem rabbinden bazı kelimeler aldı (bunlarla tevbe etti); rabbi de onun tevbesini kabul buyurdu. Şüphesiz O, tövbeleri kabul buyuran ve rahmeti sınırsız olandır.
Böyle başlamıştı Allah'tan insana olan ilk çağrı... İkra, insanoğlunun muhatap olduğu ilk emir, ilk direktifti. Zîra, okumak eylemiydi insanı erdem ile inşa eden...
Okuyamayanlar, anlayamazlardı...
İnsan muhatap tutulduğunda kendisinden ne istendiğini akıl edebilen tek yaratıktır.
Kendisine emir verildiğinde de o emrinne olduğunu ve niçin olduğunu akıl edebilen tek varlık yine insandır.
“Allâh sizi önce zayıf olarak yarattı, zayıflığın ardından size kuvvet verdi, kuvvetin ardından da tekrar bir zayıflık ve ihtiyarlık verdi. O, hakkıyla bilendir, her şeye kemâliyle kâdirdir.” (er-Rûm, 54)
“Kime uzun bir ömür verirsek, Biz onun yaratılışını (güç ve kuvvetini alarak tersine çeviririz. Hiç (bu manzarayı düşünmüyorlar mı? (Bu ibretli yolculuğu idrâk etmiyorlar mı?” (Yâsîn, 68)
“And olsun Biz insanı, çamurdan (süzülüp) çıkarılmış bir özden yarattık. Sonra onu sağlam bir karargâhta (ana rahminde) bir nutfe hâline getirdik. Sonra o nutfeyi, bir aleka (yapışkan ve döllenmiş yumurta) yaptık. Peşinden, o alekayı bir mudga (bir çiğnem et) hâline getirdik; peşinden bu bir çiğnem eti, kemiklere (iskelete) çevirdik; bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratışla (insan olarak) meydana getirdik, işte yaratanların en güzeli olan Allâh pek yücedir.”
(el-Mü’minûn, 12-14)