İstanbul şehrini zaman zaman bir moda sarar. Bazan bir şarkı, bazan bir tek "voyvo!" kelimesi, bazı defa " ... bilmem kime maşallah!" gibi. Ohan Veli'nin: "Yazık oldu Süleyman Efendi'ye"si de böyle meşhur olmuştu. Biz okuyucular acaba şair bu mısram meşhur olacağını bilerek mi bunu yazdı, diye kendi kendimize bir sual sormuştuk. Ben de şaire onu sordum.
O: - Ben hayatı sadelik içinde geçmiş basit bir adamın haya tından bahsetmek istedim. Acayiplik olsun diye yazmadım. Şiiri neşretmeden evvel de bu kadar yadırganacağını tahmin etmiyordum.
Ben: - Yadırganmamıştır. Meşhur olmuştur, dedim. Bir şey daha sevgili şair, ben sormak istemezdim ama sizden bahseden her adam bana bile şunu soruyor: Nasırı edebiyata sokmakla yani ne demek istiyor? Nasır pek mi mühim sanki? Anlıyorsunuz ya, bazı genç kızlar bunu pek merak ediyor da ...
Orhan Veli mustarip bir hal aldı. Yarinden ayrılmış turnalar gibi uçtu.
- Hayatında büyük manevi ıstırapları olmayan bir insan için nasırın mühim olduğunu telakki ediyorum, dedi.
İnsan bir şairle konuşurken şu suali sormak ayıp kaçar ama soracağım, dedim, kendi kendime:
- Sizde nasır var mıydı o zaman?
- "Süleyman Efendi" şiirinden sonra ahı tuttu. Bende de nasır çıktı.
Üzerinde en çok durulmuş, zaman zaman alaya alınmış, zaman zaman kendini kabul ettirmiş, tekrar inkâr, tekrar kabul edilmiş; zamanında hem iyi, hem kötü şöhrete ermiş bir şair vardır.
İki incecik bacak, kısaca bir trençkot, kanarya sarısı bir kaşkol, müselles bir yüz, şişirilmiş bir göğse benzeyen bir sırt, -denebilirse- ergenlik bozuğu bir yüz: İşte görünüşte Orhan Veli.
Şiirlerinin münakaşası bana düşmez. Seven mi haklı, sevmeyen mi? Orası bize ait değil. Nurullah Ataç onu yeter derecede tanıtmıştır. Ama kendisi Orhan Veli'yi tanımazmış. Geçenlerde bir mülakatta:
- Orhan Veli mi? Tanımıyorum! demiş.
Ben de Orhan Veli'ye sordum. O da onu tanımıyor.
Bari birisi lütfetse de şairle münekkidi birbirine tanıştırıverse. Daha doğrusu barıştırıverse ... Ama Nurullah Ataç dargınlığa pek dayanamıyor olmalı ki bıyık altından gülümsüyor ve: "Hakkını inkâr etmeyelim. İyi şairdir," diyor. Orhan Veli bıyık altından gülmüyordu. Gülmüyordu ama o da: "Hakkını inkâr etmeyelim, şiirden anlayan adamdır," dedi.