Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Her gerçek beslediği daha gerçek bilginin yapıtaşı olurken parçalanıp kaybolur. Her şey döner ve her şey dönüşür.
92 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Herkese merhaba,  Öyküleri okumayı sevmemin nedeni yaşanmışlıkları barındırmasıdır.  Kitapta ki öykülerin her birinde bizler de o anılara dalarak ilerliyoruz sayfa sayfa. Geçmişe dair yitip giden arkadaşıyla konuşmalar ile başlayıp,  ortalama adamla çok hızlı ilerleyen ilişkiden sonra evliliğinde ki kadının istekleri, Saray sitesine inen ufo ve Adanalı uzaylılar, yazar olduğunu öğrenip kendisiyle ilgilenen yapımcı, Saray sıcak mı? öyküsü yüreğinizi hüzünle burkup, kitap dolu bir kolinin içinden çıkan siyah beyaz fotoğrafta Cumhuriyet’in ilk yıllarına götürüyor bizleri. Ve diğerleri... Yazarı ilk defa okumuş olmakla birlikte yalın, duru kalemini ve sıradışı öykülerde ki ironiyi sevdim. Okumanızı öneririm.  Kitap ve sevgiyle kalın.
Fransızca Herkesi Eşit Kılar
Fransızca Herkesi Eşit KılarOsman Akalın · Mythos Kitap · 20241 okunma
Reklam
Takipçi
Hepsinden önemlisi senin Tanrını kabul etmiyorum. Bana onunla gelme, buna müsaade etmiyorum. Ve eğer gerçekten kapının öbür tarafından olsa bile zerre kadar umurumda değil. Bu durumda öbür tarafa geçmenin hiçbir kıymeti kalmıyor çünkü sana kapıyı o açıyor. Güzel olan kapıyı tekmeleyerek kırmak. Onu yumruklarla parçalamak, kapının üzerine boşalmak, bir gün boyunca kapıya işemek. O seferinde New York'ta kapıyı sanırım müziğimle açtım, ben durmak zorunda kalınca, lanet olası kapıyı yüzüme kapattı ve bunu yapmasının yegâne sebebi ona asla ibadet etmemiş olmam, asla ibadet etmeyecek olmam çünkü bu üniformalı kapıcı, bu bahşiş karşılığı kapı açıcı hakkında hiçbir şey bilmek istemiyorum...
Sayfa 401 - Can Yayınları
Takipçi
Sanırım su olmadan yüzmeye kalktım.
Sayfa 400 - Can Yayınları
Takipçi
Miles o kadar güzel bir şey çaldı ki neredeyse sandalyemden düşüyordum ve o zaman oradan uzadım, gözlerimi kapattım, uçuyordum. Bruno, sana yemin ederim uçuyordum... Kendimi sanki çok uzaklardan ama kendi içimden, yanı başımdaki bir yerden, yanımda ayakta dikilen birinden duyuyormuş gibiydim... Aslında tam olarak birinden değil... (...) Birisi değildi, insan karşılaştırmalar arıyor... Bazı rüyalardaki gibi, güvenlikti, buluşmaydı (...) Ve o benim yanımdaki aynı benim gibiydi ama hiçbir yer işgal etmiyordu, New York'ta değildi ve hepsinden önemlisi zaman mefhumu yoktu, sonrası yoktu... "sonra" diye bir şey yoktu... Bir an için "daima" dışında bir şey yoktu... Ve ben bunun yalan olduğunu, müzikte kaybolduğum için bunun böyle olduğunu ve çalmayı bitirir bitirmez yok olacağını biliyordum (...) ve hemen o anda kafa üstü kendi üzerime çakılacaktım.
Sayfa 399 - Can Yayınları
Takipçi
bulamadan ölüp gideceğim... bulamadan...
Sayfa 398 - Can Yayınları
Reklam
Takipçi
Bir şey söylemeye gelmiyor, onu hemen kendi kirli diline tercüme ediyorsun. Eğer ben çalarken sen melekleri görüyorsan bu benim suçum değil. Eğer diğer insanlar ağızlarını açıyor ve benim mükemmelliğe ulaştığımı söylüyorlarsa bu benim suçum değil. Ve en kötüsü de kitabında söylemeyi gerçekten unuttuğun bir şey, Bruno, benim beş para etmez biri olduğum, benim çaldığım ve dinleyicilerin alkışladığı şeyin beş para etmez bir şey olduğu, gerçekten beş para etmez bir şey.
Sayfa 397 - Can Yayınları
Ben Tanrı var mı yok mu bilmiyorum, ben müziğimi çalıyorum, kendi Tanrımı yaratıyorum
Sayfa 396 - Can Yayınları
Takipçi
Ben senin Tanrını istemiyorum, o hiçbir zaman benim Tanrım olmadı.
Sayfa 396 - Can Yayınları
Takipçi
Senin ve Bruno yoldaşım gibi olanların Tanrı diye adlandırdıkları şey orada. Sabahları diş macunu tüpü, ona Tanrı diyorlar. Çöp kovası, ona Tanrı diyorlar. Ölüm korkusu, ona Tanrı diyorlar. Hiç utanmadan beni bu pislik şeylerle karıştırarak yazmışsın (...) Bir sürü çürük yumurta ve onların tam ortasında Tanrınla çok mutlu bir şekilde gıdaklayan sen.
Sayfa 396 - Can Yayınları
Reklam
Takipçi
Johnny'yi yerden kaldırmak, gülünç duruma düşmesini önlemek istedim ve sonunda gülünç duruma düşen ben oldum çünkü halinden çok memnun olan, bulunduğu pozisyonda kendini mükemmel hisseden birini hareket ettirmeye çalışan bir adamdan daha acınası bir şey yoktur.
Sayfa 387 - Can Yayınları
Takipçi
Onun yalnız, yapayalnız olduğu duygusuna kapılıyorum. Kendimi onun yanında bir delik gibi hissediyorum. Eğer Johnny'nin aklına elini benim içimden geçirmek gelseydi, beni tereyağı ya da duman gibi kesiverirdi. Belki de bu yüzden arada sırada parmaklarını hafifçe yüzüme sürter.
Sayfa 374 - Can Yayınları
Takipçi
sigarayı içenin onun bedeni olduğu görülüyor, o ise kuyudan çıkmayı neredeyse reddedercesine başka bir şeyde.
Sayfa 372 - Can Yayınları
1.500 öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.