30 Yıldır Çocuğu Gibi Baktığı Ağacı Kesilen Adamın, Belediye'den Aldığı Efsane İntikam
ABD'nin Kaliforniya eyaletinde yaşayan yaşlı bir adamın 30 senedir baktığı ve büyüttüğü ağaç, belediye tarafından sırf ağacın köklerinin kaldırıma çıkması gerekçesiyle kesilince, yaşlı adam belediye başkanına bir mektup yazar ve işte o
Güneş bugün de doğmadı. Koyu karanlık bir yalnızlıkla başbaşayım. Kimbilir ne zamandır burdayım...
Peki burası neresi? Hiçbir fikrim yok. Tenimde hafif bir ıslaklık hissediyorum; yağmur çiseler de nemlenir ya elin, yüzün... Ama ıslandım da diyemezsin. Karanlık neyse de şu halatımsı şey beni çok ürkütüyor. O şeyle beni bir yere bağlamış
‘’Öyle bir sızı ki bu, anlatmam lazım birine.’’ Cümlesini okuduğum incelemesi ile başladı kimdir bunun yazarı merakım?
Sızı duygusunun ifadesi ve Ayfer Tunç hayranlığım sebebiyle nerede bu kelimelerle karşılaşsam tüm dikkatimi cezbediyor.
Neden mi bu girizgah? Birkaç sene önce, herkes herkesi rahat rahat, tesadüflere gerek kalmadan, heyecanla
İntihar eden 16 yaşında bir genç kadın. Goethe’den alıntılar yapan 41 yaşında bir rehinci. Ve hüznün hikayesi. 20 günde yazılmış, 2 yıllık bir hikayeyi 2 saatte anlatan bir eser. Sinemada tek planda çekilmiş bir sahne gibi adeta. Oturup okumaya başlayıp bitirinceye kadar gözlerinizi kırpmamanız gereken bir eser aynı zamanda. Sadece anlatılanları
Uzun bir süredir öykü ağırlıklı okumalar yapmaktayım. Daha önce paylaşmış olduğum bir alıntıda yer aldığı gibi (#69389465), ben de herkesin bir öyküsü, şiiri, şarkısı olması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle okumuş olduğum 164 tane öykü kitabının içinden bana dokunan öyküleri bir ileti altında paylaşmak istedim.
Bu
Dağın adı mı yoktu? Köylüler, ona sadece dağ diyordu. Bu dağın adı gibi içinde barındırdığı hazineler de kimsenin umrunda değildi. Köyün çocukları dağın eteklerinde ara ara kuş avlar, büyükleri ise vakit kışa yaklaştığında dağın kuruyan ağaçlarından keser; evlerine yakacak odun götürürdü. Dağın adını bilen tek insan evladı Mehmet Fakir’di. Dağ, ilk kez kendi adını onun ağzından duyduğunda, cezbeyle her bir zerresi titremeye başladı. Köyde hatta civar köylerde bile hissedildi bu titreyiş. Dağ ruhunu açtı Mehmet Fakir’e, Mehmet Fakir de ona…