Yığını kolayca kandırabilirsiniz, duyguları hiçbir temele dayanmaz.Yığın düşünmez, maruz kalır.Nezleye yakalanır gibi tutulur bir fikre.ateşi yükselince arslanlaşır, nöbet geçirince her mukaddesi untuverir.
Bugün bizim için muassırlaşmak (çağdaşlaşmak) demek, Avrupalılar gibi zırhlı gemiler,otomobiller,teyyareler yapıp kullanabilmek demektir.Muassırlaşmak şekilce ve yaşayışça Avrupalılara benzemek değildir.
Dünya’nın Şarkı da Garbı da bize açık bir surette gösteriyor ki bu asır milliyet asrıdır; bu asrın vicdanları üzerine en müessir kuvvet, milliyet mefkûresidir.
Yasal-ussal (akılcı) temellere dayanan çağımızın modern devletlerinde de kendi koyduğu kanun ve kurallara uymakta özensizlik gösteren, yasadışılığa meydan veren uygulamalar sergiliyen bir hükümetin ve/ya da yönetici konumuna liyakatiyle değil de bir dizi politikacılık oyunlarıyla geldiği düşünülen ve ehliyetsiz olduğu kanaatini uyandıran bir hükümet üyesinin de iktidarı vardır, ama otoritesi yoktur.
Yönetici, toplum tarafından (ya da en azından, toplumun önemli bir bölümü tarafından) karizma sahibi olarak teşhis edildiği, öyle algılandığı ve öyle görüldüğü için ancak karizmatik lider olarak sıfatlandırılıyor.
Hukuk devleti ile demokrasinin meydana getirdiği bu ikili, gerçekte birbirine bağlı, birbirine muhtaç, her biri diğeri için olmazsa olmaz bir bütün teşkil etmektedir.
Habermas, yasallığın meşru bir yasallık olabilmesi için hukukun koyduğu normların kamusal alanda oluşmasının ve demokratik kurumlar vasıtasıyla tesis edilmiş olmasının zorunlu olduğunu düşünüyordu.