Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tarih Yahudiler Hıristiyanlar Müslümanlar

Profil
Ekonomi ve Toplum
Çevre, Ortam ve Nüfus, Gatia Di Girolamo: * Uzun Süreli bir Çöküş * Bu küçülmüş, fakirleşmiş ve kırsal yönü tartışılmaz şekilde ağır basan dünyanın nüfusu, imparatorluk dönemine göre daha azdır. Nüfus azalması Nüfustaki azalma genelde çalkantılı istila dönemiyle ilişkilendirilir, ama aslında geç antik dönemde, en azından II-III. yüzyıllarda
Sayfa 255Kitabı okudu
Anakorez:
''Anakoret keşişlerinin başarısı: * ''İmparatorluğun II ile III. yüzyıllar arasındaki durgunluk dönemi sırasında halkın genel anlamda yoksullaşması, bazı eyaletlerin milliyetçi temelli hoşnutsuzluğuyla birleşince, değerleri ruhani tercihlerin değer kazanmasıyla uyuşan bir toplumsal protestonun (anakorez) ortaya çıkması için uygun şartlar oluşmuş olur. “Monachos” teriminin IV. yüzyılın başında Yunan ve Kıpti dünyasında “yalnız” veya “bekâr” kelimeleriyle eşanlamlı hale gelmesi, çileci davranışın disiplini için kurallar içeren ilk derlemelerde de geleneğin kanunlaştırılarak yerleşik bir hale geldiğine işaret eder.''
Sayfa 235Kitabı okudu
Reklam
Normanlar, Sarazenler ve Macarlar: Saldırı Güzergâhları:
''Avarların Batıya doğru ilerleyişi Şarlman (742-814) tarafından durdurulup, Orta Asya kökenli bir başka savaşçı göçebe halk olan Bulgarlar, Bizanslılar tarafından yıllarca süren mücadeleler sonucunda yavaşlatılınca, kökenleri Urallar ile Volga arasındaki Fin-Ugor etnik-dilsel bölgeye kadar uzanan göçebe bir halk olup Sarmatya Vadisi’nin Türk-Moğol soylarıyla kaynaşan Macarlar, Avrupa’ya girmek için uygun alanlar bulur ve binlerce kilometre uzaklıkta oluşan göç akınlarının sonucunu bir kez daha bu bölgede hissettirir.''
Sayfa 229Kitabı okudu
IX ve X. Yüzyıllarda Saldırılar ve İstilalar, Francesco Storti:
Avrupa IX ila X. yüzyıl arasında çok sayıda saldırıya maruz kalır. Kuzeyden İskandinavya halkları, güneyden Akdeniz havzasının Araplaşmış halkları, doğudan da Macarlar, iç ihtilaflardan dolayı zayıf düşmüş Avrupa topraklarına girip yağmalar. Bu, Avrupa tarihinde dramatik bir sayfa açsa da kıta halkları, saldırganlara karşı çıkma ihtiyacından
Kilise ve Hukuk:
Konsil hükümleri ve Papalık hükümleri: * Kilisenin, “kural” anlamına gelen Yunanca kelimeden türemiş olan canonicus hukuku Hıristiyan döneminin başlarında şekillenmeye başlar ve IV ve V. yüzyıllarda, kilise farklı boyutlarıyla toplumun yaşantısını evrensel ve bölgesel düzeyde düzenlemek amacıyla Hıristiyanlığın ileri gelenlerini bir araya getiren büyük ekümenik konsillerin ve sayısız yerel sinodun dürtüsüyle daha yoğun bir şekilde gelişir. Bu toplantılarda alınan kararların yanı sıra papaların özellikle V. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yoğun olarak ürettiği epistolae decretales; (mektup yoluyla verdikleri dini hükümler) de dini hukukun başlıca kaynağını oluşturur.''
Sayfa 221Kitabı okudu
Hukukta Çoğulculuk, Dario Ippolito:
Roma-Barbar krallıklarının hükümdarlarından Karolenj imparatorlarının varislerine ortaçağ Avrupa’sında iktidar sahibi olanlar, egemen oldukları topraklar üzerinde, tebaalarının toplumsal yaşamını düzenleyen tek bir kural bütünü oluşturmayı amaçlamazlar. Ortaçağda hukuki sürecin temel özelliği, geçerli olan sistemlerin çoğulculuğudur. Soy yasaları, yerel âdetler, feodal haklar ve yükümlülükler, kilise yasaları ve imparatorluk yasaları, birleştirici ve hiyerarşik kaynaklardan yoksun, çoğulcu bir hukuk sisteminde bir arada yer alırlar. (Sayfa: 217) * Örf ve Âdetlerin Önemi ve Feodal Hukuk: * ''Ortaçağda hukuk, siyasi otoriteden çok toplum tarafından, toplumun güçleri ve tikelliklerini yansıttığı yapıları tarafından üretilir; dolayısıyla yasalarından çok örf ve âdetlerini, yani bir toplum içerisinde uzun zamandan beri tekrar edilen gelenek ve davranışları yansıtır. Bu örf ve âdetler, devamlılıkları ve yaygınlıkları temelinde toplum üyelerinin nezdinde bağlayıcı bir değer kazanır ve toplumsal açıdan uygun olanlar hukuki kural olarak geçerlilik kazanır.''
Sayfa 220Kitabı okudu
Reklam
Feodalizm, Giuseppe Albertoni:
“Feodalizm” terimi tarihi ve hukuki açıdan, erken ortaçağda ortaya çıkmış olan bir kurumun geneli için kullanılır; Frank vasal sisteminden itibaren Roma, Germen ve Kelt hukuki ve askeri geleneklerini bir araya getiren, askeri nitelikte bir “hizmet” şekli gelişir. Vasal sistemi, geçici bir mülkün (beneficium/feudum) bahşedilmesiyle, desteklenmesiyle tamamlanır. Vasallık, Karolenj döneminde güçlüler arasında bir bağ olarak kullanılır ve duruma göre güçlerin ya birliğine ya da parçalanmasına neden olur. (Sayfa: 211) * Yanlış Anlamalara Açık bir Kelime olarak Feodalizm * Ortaçağda bilinmeyen “feodalizm” terimi XVII ve XVIII. yüzyıldan itibaren, ortaçağ kaynaklı bir kelime olan ve günümüzde, çiftçiler için genelde ağır şartlar yaratan, belli yetki alanlarına ve ekonomik gelirlere sahip mülk anlamına gelen feudumla ilgili derebeylik hakları için kullanılmaya başlanır. Fransız devrimciler 1789’da “feodal rejim”i fesheden bir kararname yayımladıklarında bu “feodal haklan” hedef alırlar ve “feodal rejim” terimi kısa sürede Anelen Regime’e (eski düzen) ait toplumsal sisteminin tamamı için kullanılır hale gelir. Feodalizm terimi bu şekilde tarihi-hukuki sözlükten çıkarak siyasi sözlüğe ve resmi söyleme girer ve buradan da, giderek her türlü kötülük anlamına gelen jenerik bir terim halini alır. Gustave Flaubert’in (18211880) Yerleşik Düşünceler Sözlüğü’nde feodalizm, “insanın doğru dürüst fikir sahibi olmadan saldırdığı” bir kavram olarak tanımlanır.'' (Sayfa: 212) *
Umberto Eco
Umberto Eco
Ortaçağ 1
Ortaçağ 1
Leyla Tonguç Basmacı
Leyla Tonguç Basmacı
Yerleşik Düşünceler Sözlüğü
Yerleşik Düşünceler Sözlüğü
Gustave Flaubert
Gustave Flaubert
Verdun Antlaşmasından Parçalanma Dönemine Kadar Frank Krallığı, * Ernst Erich Metzner (İtalyanca tercüme: Barbara Scardigli) * Hanedan ve Bölünme * Verdun Antlaşması (843) * 843’teki Verdun Antlaşması’nı izleyen bölünmede Lothar’a (795-855) imparatorluk unvanıyla İtalya, Burgonya, Provence ve Lotharingia verilirken, Dazlak Karl’a (823-877) Batı
Şarlman’dan Verdun Antlaşması’na Frank Krallığı, Ernst Erich Metzner (İtalyanca tercüme: Barbara Scardigli) * Frank Krallığı’nın merkezi, ortaçağın başlarında, Merovenj ve Karolenj hanedanlarının yönetiminde ve Ludwig’in hukuki mirasının üç oğlu arasında bölünmesini onaylayan Verdun Antlaşması’na (834) kadar Akdeniz’deki Roma topraklarından
Asturya’daki Hıristiyan Krallıkları, Giulio Sodano:
Santiago de Compostela’nın Kuruluşu * Havari Iago’nun mezarının ve kilisenin kuruluşu 820 ile 830 yılları arasında Galiçya’da bulunan Compostela’da (Campus stellae) Havari Iago’nun (Aziz Yakup olarak da bilinir) olduğuna inanılan bir naaş bulunur. Kelt dönemine ait bir köyün veya Vizigot dönemine ait bir mezarlığın istihkâmının bulunduğu sanılan Libredon Dağında inzivaya çekilen keşiş Paius’un 813 yılında yıldız şeklinde tuhaf gördüğü rivayet edilir. Bu tuhaf olaydan etkilenen Iria piskoposu Teodomirus o bölgede içinde üç ceset olan bir mezar keşfeder; cesetlerden birinin başı kesiktir ve mezarın üzerindeki yazıtta “Zebedeus ile Salome’nin oğlu Yakup burada yatar,” diye yazar. Ceset, Havari Yakup’a atfedilir ve burası önce Asturya ve Galiçya, sonra da Avrupa’nın tamamı için bir ibadet ve hac yeri haline gelir. Iria piskoposları Santiago’ya yerleşirler ve bu bölge üzerinde egemenlik sahibi olurlar. II. Alphonsus (759-842) buraya bir kilise inşa ettirir ve Benedikten keşişler 893 yılından itibaren buraya yerleşirler. Ancak şehri Normanlardan korumak için 960’da inşa edilen surlar 997’de çok şiddetli bir Müslüman saldırısına engel olamaz. İber Hıristiyanlarının hamisi haline gelen Aziz Yakup’un, Müslümanlara karşı yürütülen silahlı çarpışmalarda aktif olarak rol aldığına dair bir inanış vardır. Nitekim savaşlarda, üzerinde beyaz kıyafetlerle sayısız “kafiri” öldürürken görülür. İspanya Hıristiyanlığının tarihinde “Santiago Matamoros,” yani Müslüman öldüren Aziz Yakup adı buradan gelir. (Sayfa: 204) *
Umberto Eco
Umberto Eco
Ortaçağ 1
Ortaçağ 1
Leyla Tonguç Basmacı
Leyla Tonguç Basmacı
Reklam
Avrupa'da İslam, Claudio Lo Jacono * İber Yarımadası’nın Fethi..
Yekpare bir kurum olmaktan uzak olan İslam dünyasının tarihi boyunca, aralarında siyasi ve dini açıdan husumet olan farklı halifelikler (veya imamlıklar) var olmuştur. Müslümanlar ilk olarak, bir dizi saldırıdan sonra, 711 yılında Kayrevan Valisi Musa bin Nusayr’ın (640-716) azad edilmiş Berberi kölesi Tarık bin Ziyad’ın (y. 670-720) yönetiminde