t

Tarihi Roman

5 üye
İstanbul, Balkan çamuruna bulanmış, yenilginin beraberinde getirdiği kara leke gün geçtikçe büyümüş, depremlerle, yangınlarla hırpalanan yorgun ve bezgin koca şehrin her yanını kaplamıştı.
Sayfa 20
Asker için bu, o kadar da önemli değildi. Nasıl olsa artık hiçbir şey değişmeyecekti. Düşmanla, vatan için bir yerlerde çarpışacaklarını biliyorlardı.
Sayfa 14
Reklam
Çoğunun gözleri, kaşları, bıyıkları kömür gibi karaydı. Bazılarının kahverengi, mavi, bazılarının ise memleketlerindeki uçsuz bucaksız meraları hatırlatırcasına yeşildi.
Sayfa 12
Harp sırasında ölmek bir yana, harp sonrasında kendi vatanında, mutluluk veren o başşehirde ziyan olmak kendilerine çok ama çok acı geliyordu.
Sayfa 14
Toprağa verdiğimiz er yine de şanslı. Hiç olmazsa bir mezarı, mezar taşı var. Gelen geçen yolcular ruhuna Fatiha okuyabilecekler. Ya Balkan'da bıraktığımız şehitler? Ne bir mezar taşları var ne de Fatiha okuyanları... Artık onlar gurbette sayılır.
Sayfa 43
Şimdi koca Osmanlı'nın o kadar çok düşmanı var ki, hangisini sayayım. Say say bitmez.
Sayfa 43
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.