Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Acıya yüklenen kolektif anlam ve onu baş­kalarına anlatan ritüelleşmiş işaretler sembolik teşhirlerdir ve insan bunlar aracılığıyla hastalığının kaderini elinde tutarak yaşamının kaderini de elinde tutar. Böylelikle acının dünyası­na olası bir giriş alanı önerilir ve her aktöre belli bir denetim olanağı sağlanmış olur. İnsan kendi direnme gücünü öncelik­le başkalarının acılarıyla ilgili bilgilerinde bulur: Bu direnme gücü ait olduğu sosyal grupla ilişkilidir.
"Biyoloji izin verir, kültür engeller." Biyoloji çok geniş bir yelpazedeki olasılıklara hoşgörüyle yaklaşır. İnsanları bazı olasılıkları fark etmeye zorlayıp diğerlerini yasaklayan kültürdür.
Reklam
Tüketicilik Akımı
Tüketicilik akımı da, bize mutlu olmamız için mümkün olduğunca çok mal ve hizmet tüketmemiz gerektiğini söyler. Bir şeyin eksikliğini hissettiğimizde veya bir şey doğru gelmediğinde, muhtemelen yeni bir ürün (araba, yeni kıyafetler, organik gıda) veya bir hizmet (ev temizliği, çift terapisi, yoga dersi) almamız gerekir. Her bir televizyon reklamı, yeni bir ürün ya da hizmet tüketmenin yaşamımızı daha iyi yapacağını anlatan küçük bir efsanedir.
Romantik Tüketicilik Akımı
Bugün insanlar yurtdışına gitmek için ciddi miktarda para harcıyor, çünkü hepsi romantik tüketicilik akımının gerçek inananları.
İnsanların yaşamlarını örgütleyen temel düzenin, aslında sadece hayallerinde var olduğunu fark etmelerini engelleyen üç temel etken vardır: ¬ Hayali düzen fiziksel dünyaya gömülü durumdadır. ¬ Hayali düzen isteklerimizi şekillendirir. ¬ Hayali düzen kişiler arasındadır.
Yönetimlerin resmi politik ideolojileri, bireylere çeşitli yollardan örneğin yasalar, yönetmelikler, kararnameler vb. üzerinden benimsetilir. Ama bütün bunların ötesinde resmi ideoloji, asıl kurumlar üzerinden sürdürülen toplumsallaştırma süreci içinde bireye/kişiliğe özümletilir. Ve süreç sonunda "resmi ideolojinin" ve "resmi tarihin" uzantısında, "resmi psikoloji", "uyruk" oluşturduktan sonradır ki devlet, kendi yurttaşına (artık), gözü arkada kalmadan "güvenebilmekte" ve ona kimi özgürlükler verebilmekte ve "kitle demokrasisinden" tüketmesine olanak tanımaktadır. Ve tüm bu süreç içinde, resmi politoloji, sosyoloji vb. gibi toplumbilim dalları ortaklaşa çalışmakta ve karşılıklı olarak birbirlerini desteklemektedirler.
Sayfa 49 - Ara YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Türkiye 20 yılda yurt sayısını 190’dan 800’e, yatak kapasitesini 182 binden 850 bine çıkardı. Yurt kapasitemiz Almanya, Fransa, İspanya ve Hollanda’nın toplam kapasitesinden daha fazla. Bu ülkelerde öğrenci konaklama taleplerinin yüzde 6-15’i karşılanabiliyor. Türkiye’de ise bu oran yüzde 90’larda. Ama sosyal medyadaki algıya bakarsan, öğrenciler sokakta yaşıyor! Oysa gerçekler bambaşka. milliyet.com.tr/yazarlar/zafer-...
“Konuşmayı severim fakat herkesle değil..”.
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
“Kendime tahta bir tabut yapabilmek için insanlara tuğladan evler yapıyorum ...”
89 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.