Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Türkçe Yok Oluyor!

Profil
Yok olmadan diline sahip çık!
Bütün idaresini istediği gibi yürütüyor ve hele inkılaptan beri bu konakta artık hiç Türkçe konuşulmuyordu.
Sayfa 15 - İletişim YayıneviKitabı okudu
TÜRKÇE BİLMEYEN TÜRKLER!..
- "Şimdi arkadaşlar, Türk insanı kitap okumuyor diye hayıflanıyoruz ama Türk insanı kitap okuyacak kadar Türkçe bilmiyor maalesef. Bir kitabı eline aldığı zaman, başka bir dilde yazılmış gibi, anlatılanların dışında kalıyor. Bunun suçlusu da özellikle bu siyasî-ictimaî düzendir. Harf inkılâbıyla halkı bir gecede cehaletten kurtarmakla
Reklam
Çöpe Atmadığı Şey: Dil
Fransız ihtilalcileri, eski rejimden kalma neler varsa hemen hepsini süpürüp çöplüğe attıkları halde, Fransızcaya el uzatmaktan çekinmiş­ler, çünkü bu millet dilini, uğruna kan döktükleri millet ve vatan ülküsünün cismi ve canı telakki etmişlerdir.
Dilcinin İşi Bu Değil!!!
Dile kelime sokmak, dilden kelime söküp çıkarmak dilcinin ve dilcilerden mürekkep bir heyetin hatta, daha ileriye gideceğim, bir dil akademisinin işi değildir. Biliyorum, hakikatlere inandırmak için garblı bir mütefekkirlere dayanmak moda oldu. Eskiden de şarklı bir müctehidlere dayanırdık. Aradaki fark,nihayet bir doğu, batı farkıdır, diyeceksiniz ama; bilmem ki güneş doğuda ve batıda başka başka mıdır; yoksa gerçekte fark, sadece gözlük camı farkı mıdır?
Tarihin Öz Evladı; Türkçemiz
Devrimizde ana babaların bile dünyaya getirdikleri çocukları üzerindeki tasarruf haklan, medeni kanunlarla, hemen hemen hiçe inmiş iken; yüzlerce senelik bir tarihin öz evladı olan Türkçemizi kimin öldürmeye hakkı olabilir? Anlıyo­rum, samur kürke ihtiyacı olan dostlar var. Fakat, merhamet buyurulsun, pösteki bizimdir. Ve düşü­nülsün ki bugün dinmek bilmeyen ihtiraslar yarın son nefeste bir yudum su ile sönecektir.
Niçin Yapmıyoruz?
Senelerden beri bilgi ve kültür hayatımızı fırtı­nalı bir deniz gibi çalkayan ve nesilleri birbirinden ayırmaya, millet zincirinin halkalarını koparmaya giden dil davasını niçin açık bir konuşma mevzuu yapmıyoruz? Niçin bu işte memleket vicdanının sesini ve hükmünü işitmek istemiyoruz? Dil gibi millet bünyesinin canı olan bir meselede niçin açık ve müsaadekar bir münakaşayı kabul etmiyoruz da, kanun kuvvetiyle arkalanma yolunu tutuyoruz?
Reklam
Marcellus'un Kendi Dilini Müdafaası
Rivayet olunur ki, eski Romanın şiddeti ve dehşetiyle meşhur olan hükümdarlarından Tiberius, bir gün Roma âyanına yaptığı bir hitabede uydurma bir kelime kullanır. Yüksek otoritesini iyice göstermek için olacak ki, kelimeyi bir iki defada üstüne basarak tekrarlar. Ayandan Marcellus, hükümdarın sözünü keserek, memleket diline hürmet etmesini rica eder. Derhal efendisini müdafaaya atılan saray adamlarından Capito der ki: - Marcellus! Bahis mevzuu ettiğin kelime, tutalım ki memleket dilinden değildir. Fakat mademki Roma İmperium'unun şanlı sahibi Sezar'ın ağzından çıkmıştır, artık memleketli olmuştur. Bilesin ki, Sezar her şeyin üstünde ve her şeye kadirdir. Bunun üzerine Marcellus, salonu kaplayan soğuk bir sükun perdesini yırtarak, sadece hikmet ve hakikat olan şu cevabı verir: - Capito yalan söylüyor. Sezar! Sen dilediğin insanlara Roma vatandaşlığı sıfatı verir, mevki ve rütbe ihsan edersin; fakat memleket dilinden olmayan bir kelimeye Romalı olma hakkı veremezsin. Elbette veremez. Zira bir memleketin dili, o memleket tarihinin ve psiko-sosyolojik varlığının mahsulü ve asırlar içinde nesillerin birbirine devredip emanet ettiği bir ocak mirası ve bir ecdad mülküdür. Bunda kimsenin, hükümet adamı sıfat ve otoritesiyle, tasarrufa hakkı yoktur.
Türkçenin Kurbanı
Memleket dili Türkçemiz tarihin hiçbir devrinde ve hiçbir diyarında rastlanmadık bir hükümet hatası­nın kurbanı olmaktadır.
Türkçemizin, hükümet zoru ve kanun yoluyla, içinden çıkılmaz tenakuzlara saplandığı ve bir trajikomik mesele haline konulduğu bugün artık herkesçe ve her sınıf halkça bilinen şeylerdendir.
Ah Türkçemiz!!!
Yalnız şunu biliyorum ki, bu memleket dilimizin başına gelenler hiçbir büyük millet dilinin başına gelmemiş ve uğradığı suikastin tarihte misli görülmemiştir.
Reklam
Türkçe Meselesi
Bir memleketin milli dili o memlekette bilfiil yaşayan, yani konuşulan ve yazılan, gönüllere ve zekâya hitap eden dildir. Ve dilin milliyeti, kelime unsurlarında olmaktan çok, bünyesinde ve üslubunda; umumi ahenk ve edasındadır. Nitekim, mimari bir eserin milliliği, mesela Süleymaniye camimizin Türklüğü, taşında tokacında değil, inşası tarzında ve terkibindedir. Süleymaniye Camiinin taşı, mermeri şuradan, buradan getirilmiştir diye bunları söküp atmak, o canım şaheseri tahrip etmektir. Tıpkı bunun gibi, Türkçemizin bazı kelimeleri şuradan, buradan alınmıştır diye bunları dilden çıkarmak, bu millet dilini yıkmaktır.
Boş Sohbetler!
Adam kartvizitini uzatıyor. Evvel zaman... Bir tarafı Türkçe, arka tarafı İngilizce kartvizitin: "Sales Manager" falan yazıyor. Bir de bakıyorum iletişim kısmında: "Fax" yazıyor. Ee, Türkçe kısmında da "Fax". Bari Türkçe kısmında "Faks" yazsa! Hayır! Yazmıyor: Ama her iki tarafta da "Fax" yazıyor. Hem malı almışız, biz üretmediğimiz hâlde kullanıyoruz, hem adını almış,,,kullanıyoruz, hem de İngilizce nasıl yazılıyorsa öyle yazıyoruz! Pes!
Yetkinler yetkisiz, yetkililer yeteneksiz .
Sayfa 281 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Değişimleri, siz de içindeyseniz, o ortamda yaşıyor, o ortamda soluk alıp veriyorsanız kolay kolay fark edemezsiniz; çünkü sizi de bir ucundan etkisi altına alıyordur değişim; tümüyle dışında kalarak ona uzaktan bakmak elinizde değildir artık. Ancak uzun süre uzaklarda kalıp döndüğünüzde birden bire yüz yüze gelirsiniz onunla . İçinde olsanız asla farketmeyeceginiz şey, işte o zaman tokat gibi patlar yüzünüzde.
Sayfa 98 - Everest YayınlarıKitabı okudu
... programımı getirdiği için teşekkür ediyorum. - Önemli değil, diyor. Hangisi? Program mı, getirip vermesi mi, teşekkürüm mü, hangisi önemli değil. Hem teşekkür niye önemli olmasın? Çok önemlidir.
Sayfa 68 - Everest YayınlarıKitabı okudu
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.